03-03-2019, 10:07 AM
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesinde yapılan bir araştırma amniyotik sıvının eklem kireçlenmesine karşı koruyucu ve hastalığın ilerlemesini durdurucu etkisi bulunduğu ortaya koydu.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Faruk Bilgen başkanlığında Dr. Onur Tireli Uzman Dr. Sadık Bilgen Uzman Dr. Teoman Atıcı ve Dr. Ulviye Yalçınkaya tarafından yapılan araştırmada eklem yapıları açısından insanlara en çok benzeyen canlılar olarak değerlendirilen tavşanlarda deneysel olarak osteoartrit (eklem kireçlenmesi) oluşturuldu.
Ekip daha sonra hasta tavşanlarda eklem içine bebeklerin içinde geliştiği insan amniyotik sıvısı enjekte ederek bu sıvının eklem kıkırdağına ve “eklem zarı” olarak bilinen sinovyal dokuya etkisi araştırıldı.
Araştırmada osteoartrit geliştirmek için 20 tavşanın sağ dizinin ön çapraz bağı kesildi. 4 hafta sonra 10 tavşana birer hafta arayla 3 kez eklem içine belirli miktarda amniyotik sıvı uygulanırken diğer 10 tavşana herhangi bir tedavi uygulanmadı.
İnceleme sonucunda protein makromolekül ve büyüme faktörleri açısından zengin bir sıvı olan insan amniyotik sıvısının “tavşan deneysel osteoartrit modeli”nde kıkırdak ve sinovyal dokudaki bozulmalara karşı koruyucu etkisinin olması nedeniyle kıkırdaktaki koruyucu tedavi ajanlarına bir alternatif olabileceği kanısına varıldığı belirtildi.
UÜ Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda görevli uzman Dr. Sadık Bilgen osteoartritin kıkırdağın yer yer bozulmasıyla karakterize iltihabi (enflamatuvar) bir hastalık olduğunu belirtti.
Ostreoartritin genellikle 35 yaşından sonra başladığını özellikle diz ve kalça gibi büyük eklemlerde kıkırdak harabiyeti ile devam ettiğini ifade eden Bilgen “osteoartrit eklem enflamasyonu romatizmal hastalıklar aşırı kilo travma eklemi iyi kullanmama gibi nedenlerle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır; eklemin kıkırdağın düzensizliğidir. En çok diz ve kaça eklemlerinde görülmesinin nedeni de vücut ağırlığının buralarda olmasıdır” dedi.
Bilgen çalışmada bebeklerin anne karnında sağlıklı bir şekilde gelişmesinde etkili olan amniyotik sıvının eklemlerdeki kıkırdakların korunabilmesi ve dokuda gelişen bozuklukların durdurulmasına etkisi olup olmadığını araştırdıklarını dile getirerek şunları kaydetti:
“Tavşanlarda yapılan çalışmada olumlu sonuçlar alındı fakat henüz insanlar üzerinde yapılmış bir çalışma yok. Bu çalışma kendi alanında bir ilk olma özelliği taşıyor. Piyasada bu amaçla kullanılan ilaçlar var. Amniyotik sıvının içinde de bu ilaçların içinde bulunan elementlerden olduğu biliniyor. Buradan yola çıkarak amniyotik sıvının tedavi amaçlı kullanılabileceğini düşündük. Çalışmada amniyotik sıvının içinde bulunan birçok elementin kıkırdakta ve sinovyal dokuda oluşan bozuklukların ilerlemesini durdurmada etkili olduğu gözlendi. Bu da bize amniyotik sıvının osteoartritli hastalar için kullanılabileceği fikrini verdi. Ancak bunun insanlar için kullanılabilir hale getirilmesini sağlayacak çalışmalara ihtiyaç var. İnsan amniyotik sıvısının elde edilmesinin bugün kullanılan birçok ilaçtan daha ucuz olabileceğini düşünmekteyiz. Bunun ilaç olarak ortaya çıkması uzun bir süreç ister. Dünyada insan amniyotik sıvının bu alanda kullanımıyla ilgili başka bir çalışma yok.”
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Faruk Bilgen başkanlığında Dr. Onur Tireli Uzman Dr. Sadık Bilgen Uzman Dr. Teoman Atıcı ve Dr. Ulviye Yalçınkaya tarafından yapılan araştırmada eklem yapıları açısından insanlara en çok benzeyen canlılar olarak değerlendirilen tavşanlarda deneysel olarak osteoartrit (eklem kireçlenmesi) oluşturuldu.
Ekip daha sonra hasta tavşanlarda eklem içine bebeklerin içinde geliştiği insan amniyotik sıvısı enjekte ederek bu sıvının eklem kıkırdağına ve “eklem zarı” olarak bilinen sinovyal dokuya etkisi araştırıldı.
Araştırmada osteoartrit geliştirmek için 20 tavşanın sağ dizinin ön çapraz bağı kesildi. 4 hafta sonra 10 tavşana birer hafta arayla 3 kez eklem içine belirli miktarda amniyotik sıvı uygulanırken diğer 10 tavşana herhangi bir tedavi uygulanmadı.
İnceleme sonucunda protein makromolekül ve büyüme faktörleri açısından zengin bir sıvı olan insan amniyotik sıvısının “tavşan deneysel osteoartrit modeli”nde kıkırdak ve sinovyal dokudaki bozulmalara karşı koruyucu etkisinin olması nedeniyle kıkırdaktaki koruyucu tedavi ajanlarına bir alternatif olabileceği kanısına varıldığı belirtildi.
UÜ Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda görevli uzman Dr. Sadık Bilgen osteoartritin kıkırdağın yer yer bozulmasıyla karakterize iltihabi (enflamatuvar) bir hastalık olduğunu belirtti.
Ostreoartritin genellikle 35 yaşından sonra başladığını özellikle diz ve kalça gibi büyük eklemlerde kıkırdak harabiyeti ile devam ettiğini ifade eden Bilgen “osteoartrit eklem enflamasyonu romatizmal hastalıklar aşırı kilo travma eklemi iyi kullanmama gibi nedenlerle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır; eklemin kıkırdağın düzensizliğidir. En çok diz ve kaça eklemlerinde görülmesinin nedeni de vücut ağırlığının buralarda olmasıdır” dedi.
Bilgen çalışmada bebeklerin anne karnında sağlıklı bir şekilde gelişmesinde etkili olan amniyotik sıvının eklemlerdeki kıkırdakların korunabilmesi ve dokuda gelişen bozuklukların durdurulmasına etkisi olup olmadığını araştırdıklarını dile getirerek şunları kaydetti:
“Tavşanlarda yapılan çalışmada olumlu sonuçlar alındı fakat henüz insanlar üzerinde yapılmış bir çalışma yok. Bu çalışma kendi alanında bir ilk olma özelliği taşıyor. Piyasada bu amaçla kullanılan ilaçlar var. Amniyotik sıvının içinde de bu ilaçların içinde bulunan elementlerden olduğu biliniyor. Buradan yola çıkarak amniyotik sıvının tedavi amaçlı kullanılabileceğini düşündük. Çalışmada amniyotik sıvının içinde bulunan birçok elementin kıkırdakta ve sinovyal dokuda oluşan bozuklukların ilerlemesini durdurmada etkili olduğu gözlendi. Bu da bize amniyotik sıvının osteoartritli hastalar için kullanılabileceği fikrini verdi. Ancak bunun insanlar için kullanılabilir hale getirilmesini sağlayacak çalışmalara ihtiyaç var. İnsan amniyotik sıvısının elde edilmesinin bugün kullanılan birçok ilaçtan daha ucuz olabileceğini düşünmekteyiz. Bunun ilaç olarak ortaya çıkması uzun bir süreç ister. Dünyada insan amniyotik sıvının bu alanda kullanımıyla ilgili başka bir çalışma yok.”