Ana Sayfa Portal Üye Listesi Takvim
Duyangelmis Bilgi Paylaşım ve Eğlence İçeren En İyi Türkçe Forum Sitesidir.
Giriş Yap - Üye Ol
  • Home
  • Duyangelmis Bilgi Paylaşım ve Eğlence İçeren En İyi Türkçe Forum Sitesidir.
  • Portal

Konu : Sitemize Hoş Geldiniz Lütfen Forum Kurallarını Okunuz . Konu : Mesaj Burda Yayınlanmasını İstiyorsanız İletişim Geçin Hemen Yayınlayalım. Konu : Sitemize Moderetör Alımı Başlamıştır Başvuru İcin Moderetor Alımı Konusunu Okuyunuz İyi Eğlenceler İyi Forumlar Yönetim. Konu : Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu Edeple Gelen Lutufla Gider
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 19
» Son Üye: alikvp
» Toplam Konular: 2,342
» Toplam Yorumlar: 4,459

Detaylı İstatistikler

Son Yorumlar
Zirve Zamanı
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:36 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 65
Kuantum Dokunuş Nedir?
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:34 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 54
Hipnoz Yöntemi İle Gevşem...
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:33 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 48
Hipnoz
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:32 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 64
Hipnoz Nedir Ne Değildir
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:30 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 52
Hipnoz Ve Derin Meditasyo...
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:29 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 46
OtoHipnoz - Kendi Kendini...
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:27 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 41
Hipnoz - Pratik Terapi
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:26 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 43
İslami Çakra Açma Yöntemi
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:24 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 43
Aura Görme
Forum: Evrensel Enerji
Son Yorum: AloneDark
01-19-2021, 12:23 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 43

 
İcon16 Zirve Zamanı
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:36 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Aşağıdaki yazı çaresiz tüm insanlara bir umut veren, aslında tüm gücün kendisinde var olduğunu anlatan, çaresizliktende mucizeler yaratılacağını örnekleyen bir yazı. buyrun okuyun.

Hiç trafik kazası atlattın mı veya hiç ölümle burun buruna geldin mi sen? Hiç ölümün o korkunç nefesini ensende hissettin mi? Hani soğuk sular boşalır, birden boğazın düğümlenir, hani için kalkar birden, tuhaf olursun. Hiç böyle bir şey yaşadın mı? Ölüm korkusu insana, hayatını birkaç saniye içinde bir film şeridi şeklinde izleme fırsatı verir. Ölüm korkusuyla tıpkı o film sahnelerinde olduğu gibi, tüm hayatın bir şerit halinde gözlerinin önünden geçer. Toplam kaza anı beş saniye olmasına rağmen, otuz dakikada zor anlatacağın kadar çok şey düşünmüş olmanı neye bağlıyorsun? Çaresizlik Psikolojisi...

Ölüm korkusu yaşayan insanlar inanılmaz yorulurlar. Fakat yorgunluktan çok, yaşadıkları duyguya korku derler. O iş öyle değil! Bir anda halsiz düşmene korkun değil, beynini zorlaman sebep olmuştur. Günde sekiz saat çalışan bir insanın, on altı saat çalıştığında yorulması gibi. Çaresiz insan, beynini alışıldık oranların dışında bir yüzdeyle kullanır. Mesela çaresiz zamanlarda öyle yalanlar söyleriz ki, şeytan bile maşallah der. O halde; kendini normal zamanlarda da çaresiz hissedebilirsen, beynini sürekli yüksek oranda kullanırsın. Kısa bir zaman sonra söz konusu yüzdeye alışan beyin, sen özel bir çaba sarf etsen de etmesen de hızlı çalışır.Kendini çaresiz hissedip, zirveye çıkmak istiyorsan, her zaman tek çare olarak kendini gör. Birilerine güvenmek yerine, önce kendine güven. Bir karar vereceğin zaman elli insana danışıp kendine hiç danışmıyorsan sorun var demektir. Unutma! Çare sensin. O işi senden başkası çözemez. Haydi şimdi çözme de görelim. Çaresizlik adama ampul icat ettirir Atatürk’ün başarılı olmasının altındaki sır da esasında başarılı olma mecburiyetinde gizlidir. Yani bir çaresizlik söz konusudur. Tek çarenin kendisi olduğuna inanan Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nda inanılmaz bir deha sergilemiştir. Ulusal mücadelenin önderliğini yaparak mükemmel bir organizasyonu ortaya koymuştur. Yine İstanbul’un fethi sırasında havan topunun ve yürüyen kulelerin icadı da bir çaresizliğin akıl almaz ürünüdür. II. Dünya savaşında susuz çalışan motorun icadında da çaresizliğin gücü tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmiştir. Edison’un karanlıktan korkan bir adam olduğunu biliyor muydun? Edison karanlığı aydınlığa çevirebilecek tek insanın kendisi olduğuna inandı. Çaresizdi ve başarmak zorundaydı.

Bu konuyu yazdır

İcon16 Kuantum Dokunuş Nedir?
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:34 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

QUANTUM DOKUNUŞU NEDİR?

Sevgi şifa enerjisinin transferini sağlayan evrensel bir titreşimdir.

Quantum-touch görülmeden inanılması imkansız bir şifa sistemidir.Etkileri öylesine hızlı ve olağan dışıdırki, hafif bir dokunuşla ağrıların azaldığını yada yok olduğunu, açık yaraların hızla kapanmaya başladığını,kemiklerin kendilerini yeniden düzenlediklerini görebiliriz.

Quantum-Touch'ı öğrenerek kendimizi güçlendirmek, yaşamımıza renk katmak için beden taramaları yaparak farkındalığımızı artırmak ve nefes tekniklerini öğrenmek yeterlidir.

Quantum-Touch için, işlevi gereği uyumlama tekniği diyebiliriz. Şöyleki: Bir odanın duvarlarına karşılıklı olarak iki sakraçlı saat yerleştirelim, ve değişik yönlerde çalıştıralım. Bir süre sonra her iki saatinde sakraçı aynı yönde çalışıyor olacaktır.

Aynı şekilde: sıcak bölgelerde akşam saatleri bazı yerlere kümelenip düzensizce yanıp sönen ateş böcekleri. Kısa bir süre sonra tek bir ışık olarak yanıp söneceklerdir. Bütün bunlar doğal olarak uyumlanmadır.

Quantum-Touch, iki değişik enerji frekansına sahip bedenin bir araya gelip, enerjisi düşük olanın yüksek olana uyumlanarak şifa sürecine girmesidir.

Binlerce yıldır bir çok kültür tarafından bilinen ve kullanılan yaşam gücünü sadece batı kültürü kabul edememıstir. Batı kültürü her şeyin niyesi ve ispatı olması gerektiğini düşündüğünden yaşam gücünü kabullenememişlerdir. Çünkü yaşam gücünü ölcebilecek aletleri yoktu, elle tutamıyor gözle göremiyorlardı ve kabul edilemezdi.Bu yaklaşam, dokunamadıkları,koklayamadıkları hatta boyutlarını ölçemedikleri için sevgi denilen o yüce evrensel enerjiyi yok saymak gibi bir yaklaşımdı.

Yaşam enerjisi insan zekasının üstünde bir zeka seviyesinde işler ve yaşayanla yaşamayanı ayırt eder.Quantum-Touch, nefesimiz yardımıyla çakralarımızda güçlendirip ellerimizle yönlendirdiğimiz çok güçlü ve hızlı sonuca varan enerji sistemidir. Evrende varolan ve farkında olmadığımız için yararlanmadığımız bu enerji hafif dokunuşlarlarla kendimizin veya başkalarının enerji frekanslarını yükseltip, vücudun kendi kendisini iyileştirmesine ve yaşam kalitesini arttırmasına aracılık eder.

Quantum-Touch’da Reiki’de olduğu gibi uyumlama yada sembol yoktur sadece bolca pratik gerektirir. Quantum-Touch eğitimi alıp nefes tekniklerini ve el pozisyonlarını öğrenen bir kişi, kendisine şifa verebildiği gibi yanındaki birine yada uzaktaki birine, yada birilerine ( aynı anda birden fazla kişiye şifa gönderilebilir) rahatlıkla şifa gönderebilir. Bu şifa fiziksel bedene olduğu kadar duygusal bedenede etki eder.

Niye hasta oluruz

Tüm canlıların bedenleri mükemmel bir donanıma sahiptir. Ve tüm organlar,dokular insan zekasının cok üstünde bir ahenkle işlerler. Ne zamanki bu dokulardan yada organlardan bazıları zayıf düşerse ağrılar,sızılar başlar, bizde buna hastalık deriz. Oysa bedendeki enerji titreşim seviyesi zayıflamış denge bozulmuştur. Dengesi bozulan beden ahenk içerisinde çalışamıyacaktır.

Quantum-Touch genel anlamıyla uyumlama teknıgıdır. Bedenımızın duzensız calısan bölgelerinin duzenli calısan bölgelerine uyumlanmasını saglayarak sifanın gerceklesmesı için aracı olur. Quantum-Touch uygulayıcısı,quantum-touch tekniklerini uygulayarak kendi enerji frekansını en yüksek seviyede tutmayı öğrenmiştir Ellerini hasta bedene dokundugunda, o bedenin zayıf olan enerjisi kendisine sunulan bu yüksek rezonansa uyumlanacaktır. Bu sayede, rezonansı yükselen kişinin beden zekası şifa için gerekeni yapacaktır

Quantum-Touch ve uyku

Enerji verdiğimiz kişi gözleri kapalı vaziyette yattığı zaman genellikle birkaç dakika içinde uyumaya başlarlar. Bunlar çoğunlukla derin meditasyonda gibi olurlar.Çoğu kişiler dinlendirici bir uykuya girer, bazılarıda gözlerini hızla hareket ettirirler.

Bunu nasıl yaparsınız. Ellerinizi kişinin başının altına koyun, yada, bir elinizi alnına diğerini başının arkasına koyun ve enerjiye başlayın. Çoğu kişiler birkaç dakika içinde uykuya geçeceklerdir. Genellikle 5-6 dakika sonra göz hareketlerini izlemek mümkündür.

Bu metodu genellikle, kişi uyku problemi çekiyorsa, aşırı asabi durum varsa yada travma geçirmişse uygularız. Sonuç mükemmeldir.

Richard Gordon

Dokunmanın gücü

Yapılan araştırmalar, dokunmanın gizemli gücünü ortaya çıkarmışlardır. Dokunularak ( kucağa alınan, okşanan,elinde tutulan...vb.) bebeklerin, bu duygulardan yoksun büyüyen yaşıtlarına göre daha ıyı ve hızlı geliştiklerini, bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğunu, yaşıtlarına göre daha az hastalandıklarını göstermiştir. Hatta dokunmadan yoksun büyüyen çocukların, ciddi duygusal bozukluklar yaşadıklarını saldırgan davranışlar sergilediklerini göstermiştir.

Sadece fiziksel bir temas olsaydı dokunmak,oyuncak bebeklerde karşılayabilirdi çocuğun dokunma ihtiyacını. Oysa, ağlayan bir bebeğe vereceğiniz oyuncak yada onun yatagı onu susturmaya yetmiyor ama anne yada baba kucağa aldığında dakikalar içinde ağıt kesiliyor. Sevdiklerimize , anne babamıza sarılmamız onlara en güçlü ilaç gibi gelebiliyor. Hatta annemizin başımızı okşaması rahatlamamızı sağladığı gibi genelde baş ağrımızıda gideriyor.

Peki, nedir dokunmadaki gizem.Burda söz konusu olan sıradan fiziksel bir dokunuş değil, sevgi ile yoğrulmus güzel bir enerjinin temasıdır. Bu da Yaşam gücü'dür.

Quantum-Touch ve Hayvanlar

Hayvanlarla çalışmak çok zevkli olabilir. Çünki, sevgilerini vermek için her zaman hazırdırlar. Onlar insan aıymaz, iyi kötü diye yargılamaz. Kendi hislerimize göre seçeceğimiz bölgeye sandwich pozisyonu en uygun pozisyondur.İlerleyen dakikalarda hayvan enerjiye ihtiyac olan bölgeyi elimizin altına getirecektir. Sadece bilmemiz gereken nokta enerjide yanlış yapamayız. Seanstan sonra alacağınız teşekkür sizi şaşırtacaktır.

Bu konuyu yazdır

İcon16 Hipnoz Yöntemi İle Gevşeme
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:33 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Gevşeme Yöntemi

Gevşeme yöntemi, huzurlu bir trans durumu ortaya çıkarmak için gevşemiş nefes almayı, sükunet telkinlerini ve kas gevşemesini birleştirir. Yavaş ve muntazam bir soluklanma biçimini hedefleyin.


Alıştırma
1.Oturun ve kendinizi rahatlatın.Gözlerinizi kapatın.
2.Nefes alışınıza odaklanın. Nefes aldığınızdaki bütün o farklı du;um-ları hissetmek ilginç olabilir: göğüs kafesinin yükselip alçalması ve içinize çektiğiniz nefesin biraz daha serin olması, verdiğiniz nefesin biraz daha ılık olması.
3. Zamanla nefes alış verişin yumuşak ritmine kapılmak bir hayli teskin edici olabilir: kendini tıpkı beşikte sallanan bir çocuk gibi veya bir salıncakta sallanır gibi hissetme. Nefesinizin, kendi hızı ve yoluyla rahat muntazam bir hale gelene kadar yavaşlamasına izin verin.
4.Nefesiniz daha da rahatladıkça,diğer yönleriniz üzerine odaklanın.Zihninizde veya vücudunuzda, bilinçli veya bilinçsiz gizlenen herhangi bir gerginlik olup olmadığını anlamak için vücudunuzu tepeden tırnağa tarayın.
5.Bu gerginlikler nerede olurlarsa olsunlar, nefes verdiğinizde bunların vücudunuzu terk etmesine izin
verin. Daha çok nefes aldıkça bunlar azalacaklardır Bu çok özel yolla gerginliğin azaldığı duygusundan keyif alın.Nefes aldıkça, zihniniz vücudunuzun bir rahatlık ve sükûnet duyusunu içeri çekmesini sağlayabilir.
6.Zamanla, nefes aldıkça gerginlikler vücudunuzdan çıkar ve rahatlık ve sükûnet vücudunuza girer;
sükunet ve huzura doğru nefes aldıkça gevşemenizi daha derinleştirebilirsiniz. Aldığınız her nefesle kaslarınızın gittikçe daha fazla gevşemesini sağlayan rahatlığa odaklanarak vücudunuz üzerinde çalışın. Vücudunuz boyunca nazikçe ilerlemesi ve yayılması için bu anda en rahat bölümünüzdeki rahatlığı cesaretlendirin (Eğer isterseniz bu noktada adım adım vücut gevşemesini kullanabilirsiniz).
7.Uygun olduğunda tasavvur ve telkinleri kullanarak olumlu değişim amaçlarınız üzerinde çalışabilmek için biraz zaman harcayın.
8.Gözlerinizi açtığınızda kendinizi tazelenmiş,sakin vecanlı hissedeceğiniz konusunda kendinize telkinde bulunun. 3'ten geriye sayın. Gözlerinizi açın.

Bu konuyu yazdır

İcon16 Hipnoz
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:32 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Gözkapakların
ağırlaşıyor...
ağırlaşıyor...
ağırlaşıyor...

Hipnoz altındaki kişilerin kendi ismini unuttuğu, her şeyi siyah beyaz gördüğü, çocukluğuna geri döndüğü iddiaları bilimsel çevrelerde kuşkuyla karşılanıyor. Şimdi bilim adamları hipnoz durumunun ne kadarının gerçek, ne kadarının öykünme olduğunu araştırıyor.

Yıl 1970. Yer İngiltere'nin kuzeyinde bir televizyon stüdyosu. Amerikalı ünlü sihirbaz ''Muhteşem Kreskin'', namı diğer George Kresge , 22 yaşındaki bir öğrenciyi sahnede uyutmaya çalışıyor.

Kresge önce herkesin bildiği nakarata başlıyor.''Şimdi dikkatle beni dinle. Gözkapakların ağırlaşıyor...ağırlaşıyor...'' Gönüllü istenilen kıvama gelince sıra telkinlere geliyor. Hipnoz altındaki gönüllü bir süre sonra sanki elleri arkasından bağlıymış gibi sandalyesinden yuvarlanıyor. Salondakiler gencin dünyadan tuhaf bir şekilde koptuğunu ve trans haline geçtiğini söylüyor.

Aradan 28 yıl geçiyor. Graham Wagstaff adındaki bu öğrenci Liverpool Üniversitesi'nde psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra uzmanlık dalı olarak hipnozu seçiyor. Wagstaff bugün hipnoz konusunda dünyanın en yetkin isimlerinden biri.

Wagstaff, yaklaşık 20 yıldır hipnozun günlük yaşamda sıkça görülen etkilenme ve telkin altında kalabilme yeteneği olduğunu savunuyor. Etkilenmenin dozu yetkili bir kişinin ikna yeteneğine ve etkilenen kişinin hayal gücüne bağlı olarak değişiyor. Sahnede olduğu gibi hipnoz kliniklerinde de benzer olaylar yaşanıyor. Hipnotizmacının bir iki sözü üzerine hipnoz altındaki kişi renk körü olduğunu, kollarını kıpırdatamadığını veya 5 yaşına döndüğünü ifade ediyor. Katı nesneler görünmez oabiliyor veya koyu renk mürekkep ile yazılmış okunaklı yazılar okunamaz hale geliyor. Ve hipnoz altındaki kişi adı dahil pek çok şeyi unuttuğunu iddia ediyor. Wagstaff'a göre ''Bütün bunlar deneğin rol yapma yeteneğine bağlı düzmece davranışlar. Ayrıca bu tuhaflıkları trans haline geçme gibi egzotik göndermelerle açıklamaya çalışmak gereksiz.''

Resmi Teori

Ne var ki hipnoz konusunda herkes Wagstaff gibi düşünmüyor. '' Resmi teorisyenler olarak tanınan bir grup hipnoza yürekten inanıyor. Bunlara göre hipnoz, trans olarak adlandırılabilecek yoğun konsantrasyon durumuna yol açabiliyor. Trans durumunda insanlar beyinlerini alışılmışın dışında kullanabiliyor; kontrollu bir şekilde halüsinasyon görüyor ve acı gibi duygulardan kendini arındırabiliyor. Bu görüşü destekleyen akademisyen ve araştırmacılar hipnoza inanmayan grubu ikna edebilmek için yıllardır çaba harcıyor.

Hipnozun bir öykünme ve sıradan bir telkin altında kalabilme yeteneği olduğu savına şiddetle karşı çıkanların başında Stanford Üniversitesi nöropsikoloji bilimdalı öğretim üyesi David Spiegel geliyor. Resmi teorisyenlerin en büyük amacı, hipnozun ''karanlık bir odada sarkaç gibi sallandırılan bir cep saati yardımıyla adam uyutma yöntemi'' olarak algılanmasına son vermek. Son yıllarda hipnoz konusunda yapılan deneylerde, ileri teknoloji ürünü tıbbi cihazlardan yararlanılıyor. Hipnoz altındaki deneklerin beyin faaliyetleri beyin tarayıcıları veya kafatasına bağlı elektrotlar ile izleniyor ve ölçülüyor.

Spiegel ve çalışma arkadaşlarının Harvard Üniversitesi'nden görüntü uzmanları ile birlikte sürdürdüğü çalışmalarda, pozitron emisyon tomografisi (PET tarama) yardımıyla hipnoza bağlı olarak ortaya çıkan kan dolaşımı değişiklikleri saptandı. ''Bu değişiklikler bizi heyecanlandırıyor'' diye konuşan Harvard'lı görüntü uzmanı William Thomson, ''Ancak bu sonuçların ne anlama geldiğini anlamak için önce tüm verilerin incelenmesi gerekiyor'' diyor.

Kral çıplak mı değil mi?

Hipnoz uzmanlarının, görüşleri ne olursa olsun, üzerinde anlaştıkları tek bir nokta var: Herkes hipnotize edilemez ve hipnotize edilebilenlerin de ancak beşte biri hipnoza duyarlıdır. İşte bilim adamları bu özel kişilerde gözledikleri hipnoz durumunun gerçek mi yoksa düzmece mi olduğunu araştırıyor.

Harvard ekibinin yürüttüğü bir araştırmada, hipnotize edilen denekler PET'e bağlandı ve bilgisayar ekranındaki görüntüleri renk açısından değerlendirmeleri istendi. Bilim adamlarının amacı, iddia edildiği gibi hipnoz altındaki kişilerin renk körü olup olmadıklarını araştırmaktı.

Araştırma sonuçlarından çıkartılan ön bilgilere göre, renk körü olduklarını iddia eden gruptakilerin beyinlerinde, korteks tabakasının üzerindeki renk merkezinde, kan dolaşımında gözle görülür değişiklikler meydana geldi. Spiegel bu sonuçtan hareketle, renkleri olduğu gibi algıladığı halde, her şeyi siyah beyaz gördüğünü iddia eden bir kişinin beyninde bu değişikliklerin meydana gelmesinin olanaksız olduğuna dikkat çekiyor.

Teknik, Algıyı Değiştiriyor

Benzer bir çalışma Kanada'da Montreal Üniversitesi'nde yapıldı. Pierre Rainville , Catherine Busnell ve çalışma arkadaşlarının gerçekleştirdiği çalışmada, PET yardımıyla hipnoz ile ağrı kontrolu arasındaki ilişki araştırıldı. Sonuçları geçen yıl Science dergisinde yayınlanan araştırma hipnoza duyarlı 8 kişi üzerinde yürütüldü. Hipnoz altındaki gönüllülerden, can yakacak kadar sıcak bir suya ellerini daldırmaları istendi. Daha sonra deneklere, suyun olduğundan daha sıcak ya da daha soğuk olduğu yolunda telkinlerde bulunuldu.

Tüm denekler hipnotizmacının telkinleri ile aynı doğrultuda algılarının gerçekten değiştiğini ifade ettiler. PET taramalarını değerlerdiren araştırmacılar, deneklerin rol yapmalarının mümkün olmadığını, çünkü beynin anterior cingulate adı verilen kısmında önemli değişikliklerin meydana geldiğini kaydettiler. Hipnotizmacının su sıcaklığının acı verecek dereceye çıktığını söylemesi, söz konusu bölgedeki kan dolaşımını hızlandırıyordu.
Anterior cingulate'ın başlıca görevlerinden biri beynin algılama ve düşünmeye bağlı olarak ürettiği duygusal kayıtların dozunu ayarlamaktır. Bilim adamları hipnoz altındaki kişilerin anterior cingulate bölgelerindeki kan dolaşımındaki değişikliklerin PET taramalarında açıkça görüldüğünü belirttiler.

Gerçeği Algılama

Beyin görüntüleme teknikleri, hipnoz altındaki kişilerin gerçeği yansıtıp yansıtmadıklarını ortaya çıkartan tek yöntem değil. Hipnotize edilmeleri mümkün olmayan kişilerin hipnoz altındaymış gib i düzmece davranışlar sergilediklerini ortaya çıkartan Connecticut Üniversitesi'nden Irving Kirsch ve arkadaşları, ''gerçek'' ile ''simülatör'' arasındaki farkı ortaya çıkartan bir yöntem geliştirdiler. Deneyde, bir hipnotizmacının teybe alınan sesi deneklere iki kez dinletildi. İlkinde denek, teypteki sesi araştırmacıyla beraber dinlerken, ikincisinde yalnız bırakıldı. Bu iki süreç de gizlice filme alındı.

Simülatörler, araştırmacı ile birlikte iken hipnotizmacının buyruklarına normalin üzerinde bir uyum gösterirken, yalnız olduklarını sandıkları durumda buyrukları ''geçiştirdiler.'' Oysa gerçek hipnoz altındakilerin tepkisi iki durumda da birbirinin aynısı idi. Deneyin sonucunda film çekimlerini inceleyen Kirsch, hipnoz altındaki kişilerin, hipnoz altındaymış görüntüsü verenlerden kolayca ayrıldığını ileri sürüyor.

Ne var ki bazı kişilerin gerçekten hipnotize edilebileceğini kabul etmek, trans durumunu kabul etmekle aynı şey değil. Gerçek hipnotik durum ile trans durumu arasında fark olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu. Kirsch ve ekibi arada bir fark olmadığını söylerken, resmi teorisyenler fark olduğunu ileri sürüyor. Bu iki grubun uyuşamadığı en önemli konu trans durumunun tanımı.

Bilim adamları transın tanımında zorlanıyor. Pek çoğu hipnoz sırasında beynin ''içine döndüğü''nü ve dış dünya ile tüm bağlantıların koptuğunu ileri sürüyor. Beyin bu durumda hayal ürünü olan nesneleri gerçek olarak algılıyabiliyor. Rainville trans hakkında şunları söylüyor:''Bilinç, hipnoz sırasında dış dünyaya ilişkin duyguların denetiminden çıkarak tümüyle telkinlerin güdümü altına girer.''

Londra Imperial College Scholl'un Tıp Fakültesi'nden nöropsikolog John Gruzelier ve çalışma arkadaşları elektrotlar ve psikolojik testler yardımıyla trans durumuna açıklık getirmeye çalışıyor. Gruzelier'in elde ettiği sonuçlar zihinsel odaklamanın önemini doğruluyor. Hipnoz seansının başında nakarat bölümünde, insanların kendilerini dış dünyadan soyutlayıp, tümüyle hipnotizmacının sesine kilitlenmeleri gerekiyor. Kolay ipnotize olan insanlar, kendilerini şartlayarak rahatsız edici sesleri duymayabiliyorlar.

Hepsi yanılgı mı?

Anc ak Gruzelier için bu yeterli değil. Aynı zamanda insanların kendilerini rahat bırakabilme yeteneğine da sahip olmaları gerekiyor. Gruzelier'e göre hipnotizmacı yorgunluk ve ağır gözkapaklarından söz etmeye başlar başlamaz denek frontal loptaki devreleri gevşetebilmeli. Gruzelier'in çalışmaları bir başka gerçeği daha su yüzüne çıkartıyor. Hipnoz, frontal loptaki sözel yetenek merkezini de bozuyor.
Başta Wagstaff olmak üzere hipnoza inanmayanlar bütün bu değerlendirmeleri yanılgı olarak görüp, tüm iddiaları çürütebileceklerini söylüyor. Wagstaff'a göre beyin taramalarında gözlenen farklılıklar, trans durumundan değil, yoğun konsantrasyon ve gevşemeye bağlı sıradan zihinsel ve fiziksel değişikliklerden kaynaklanıyor.

Bu durumda kralın gerçekten çıplak olup olmadığı konusunda kimse kesin bir yargıya varamıyor. 1840'da hipnoz sözcüğünün icadından bu yana tartışmaların ardı arkasının kesilmemesi bunun an açık kanıtı. Görüntüleme teknikleri ve kafatası kayıtları da bu düğümü çözmeye yetmiyor, çünkü görüntüler de doğruyu yansıtmayabiliyor. Bu cihazlardan alınan görüntüler yalnızca kan dolaşımını ve elektriksel faaliyetleri gösterirken, insanların ne düşündüğü konusunda en ufak bir ipucu vermiyor.

Kısaca, beynin günlük bilinci bile nasıl ürettiği bilinemezken, hipnoz konusunda bilim adamlarının bugünlerde görüş birliğine varacaklarını ummak aşırı iyimserlik olur.

Bu konuyu yazdır

İcon16 Hipnoz Nedir Ne Değildir
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:30 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Her seyden önce Hipnozun uyku olmadığını bilmekte fayda mülahaza ediyorum. Her ne kadar hipnosis Yunanca da uyku anlamına gelse de (hatta Yunan mitolojisinde uyku tanrısının adı olsa da) yapılan elektrofizyolojik incelemeler hipnoz anı ile uyku halinin tamamen farklı durumlar olduğunu göstermiştir. Uykuda görülen yavas beyin dalgalarının yerine hipnoz sırasında kişinin beyin aktivitelerinin uyanıklığa denk olduğu görülmüştür. Hipnoz kelimesi ilk kez İngiliz hekim Braid tarafından kullanılmıştır.

Hipnozun mazisi çok eskilere dayanmakla birlikte bilimsel mahfillere girmesi F A Mesmer tarafından sağlanmıştır. 18. Yüzyılın son çeyreğinde bazı nörotik hastaların tedavisinde hipnozu kullanan Mesmer hem çok popüler olmuş hem de bir çok hasım kazanmış, kendisi şarlatanlıkla suçlanmıştır. Zira her devirde olduğu gibi o devirde de insanlar doğa üstü güçlere ve bu güçlere sahip olan insanlara çok inanmışlar ve onlardan medet ummuşlardır. Bunu çok iyi kullanan Mesmer hipnoz seanslarına adeta mistik bir hava katarak etkinligini artırmıştır.

Günümüz Türkiye’sinde hipnoz hak ettigi yeri yavas yavas tedavilerde almakla birlikte su-i istimale açık bir saha olarak halen bakirligini korumaktadır. Bunun nedenini ilerleyen satırlarda daha iyi anlayacaksınız.
Hipnozu şu an en çok uygulayanlar sahne illüzyonistleri ve medyumlardır. Bunun yanında Psikiyatristler ve Diş hekimleri de hipnozu pratiklerine almaya başlamışlardır. Ancak yinede bazı kötü niyetli kişiler hipnozu sanki başlı başına bir tedavi edici metodmuş gibi lanse etmekte ve bu yolla hastaları kullanmakta ve onlara zarar vermektedirler. Aslında hipnoz psikiyatrik hastalıkların psikoterapisine yardımcı bir metod olarak kullanılabilir. Hipnoz altında verilmesi gereken telkinler ve diğer psikoterapötik yollar izlenmezse sadece hipnoz yapılmış olması hastalığı tedavi etmez.

Bunu şu örnekle daha iyi açıklayabiliriz: Bir cerrahın ve bir kasabın eline neşter verdiğinizi varsayın. Cerrah yaptığı müdahalede nasıl anatomik katları tekrar birleştirmeye uygun keser. Oysa kasap sonrasını düşünmeden neşteri çeker ve tamiri güç yaralar bırakır. İnsanın ruhsal yapısını bilmeyen hastalığın sebepleri konusu üzerinde ihtisası olmayan birinin ruhsal hastalıkları tedavi etmeye kalkması kasabın ameliyat yapmasına benzer ki kişinin ruh sağlığı üzerinde onulmaz yaralar bırakabilir.

Hipnoz günlük stres ve sıkıntılar,sigara alışkanlığından kurtulmak,şişmanlık ve yeme bozuklukları, uyku bozuklukları, konsantrasyon problemleri, fobiler(korkular), cinsel problemler,psikosomatik rahatsızlıklar, dissosiyatif bozukluklar ve diğer psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisinde yardımcı araç olarak kullanilabilir.
Ancak hipnozun tek kullanım yeri psikiyatrik hastalıklar değildir. Diş hekimleri anestezide kullanabilirler. Hatta genel cerrahide bile anestezik ajan kullanmadan yalnızca hipnozla yapılan büyük operasyonlar bildirilmiştir.

Ülkemizde hipnozun uzun yıllar ihmale uğramış olmasını materyalist yaklaşımın psikiyatristler arasında çok yaygın olmasına bağlıyorum. Hipnoz altında geçekleşen bazı fenomenleri yalnız madde ile açıklamak mümkün görünmemektedir. Ayrıca psikiyatri pratiğinde biyolojik yaklaşımın ön planda tutulmuş olması da bunda bir etken olabilir. Herkesin kolayca hipnotize olmaması da bunda bir diğer etkendir.
Hipnozun kullanımı bir kenara bırakıldığında en çok merak edilen birkaç soruyu da şöylece özetlemek isterim.


Hipnoz olan kişi, bir daha uyanamazsa ne olur ?

Hipnoz tamamen telkinle oluşturulan bir durumdur ve yine telkinle normale döndürülebilir. Şimdiye kadar yapılmış milyonlarca hipnoz denemesinde ve konu ile alakalı yazılarda uyanamama diye bir şeyle karşılaşmadım. Bu tamamen fantastik bir durum olup bazı filmlerdeki sahnelerden kaynaklandığını düşünmekteyim. Kişiye verilen telkinin bitmesinden sonra kişiyi hipnotize eden uyandırmasa bile trans yüzeyelleşir ve kişi bir süre sonra kendiliğinden uyanır. En kötü ihtimalle hipnoz edenin kişiyi uyandıramadan öldüğünü varsaysak bile hipnoz olan kişi bir süre sonra normal uykuya geçerek uyanır. Kaldı ki aşırı gürültüler, ani ısı değişiklikleri gibi fizik şartlardaki değişimler kişinin transtan çıkmasına neden olur.

Sırlarımı hipnoz altında söyler miyim ?

Hipnoz olmak üzere olan kişilerin en çok korktukları kirli çamaşirlarinin ortaya dökülmesidir. Ancak şunu bilmekte fayda vardır. Narko analiz ( İlaçla hipnoz oluşturup yapılır) dışında kişi sonradan pişman olacağı yada kişiliğine uygun olmayan bir şeyi ne söyler ne de yapar. Bu konuda hipnozitör ısrarcı davranırsa trans yüzeyelleşir ve bir süre sonrada kişi kendiliğinden transtan çıkar. Bu tür durumlar ancak filmlerde olur. “Gözlerime bak ve uyu” da filmlerden çıkıp gelmiş bir sözdür ve gerçeklerle bağdaşmaz.

Herkes hipnoz olabilir mi ?

Demans hastaları, geri zekalılar, çok yaşlanmış dikkatini bir noktada toplayamayanlar, ciddi akıl hastaları ve küçük çocuklar dışında hemen herkes hipnotize olabilir.

Herkes hipnoz yapabilir mi?

Evet . Şartları yerine getirdikten sonra herkes hipnoz yapabilir. Ama bazı insanlar bunu daha kolay gerçekleştirirler. Hipnoz olmaya istekli bir kişi , hakikaten hipnoz yapmak isteyen birisi tarafından kolaylıkla transa sokulabilir ama sonrası ne olur bilemem. Dolayısıyla hekimlerin dışındaki insanların bu işle uğraşması tamiri güç durumlara sebep olabilir. Hele ruhsal sorunların tedavisinde Psikiyatristlerin dışında insanların hipnozu kullanmasının kasabın ameliyat yapmasından hiçbir farkı olmadığını hatırlatmak isterim. İşi ehline yani cerraha vermek gerektiği gibi hipnozu ve ruhsal sorunların tedavisini psikiyatristlere bırakmakta fayda vardır diye düşünüyorum. Ne dersiniz ?

Bu konuyu yazdır

İcon16 Hipnoz Ve Derin Meditasyon Nedir ?
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:29 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Bircok insan icin, hipnoz ile derin meditasyon arasindaki fark acik degildir. Bu iki kelime birbirinden tam olarak ayirdedilemez. Bircoklari icin, hipnoz kelimesi korkutucu bir mana ifade eder. Hipnoz ve rahatlatma meditasyonu farki seylerdir, ama bu ikisi ortak faktorleri paylasirlar. Bu faktore batida monoideism, sanskritcede (eski Hint dili) ise ekagrata denir. Her iki kelimede dikkati odaklamaktir. Dikkati odaklamak hipnozda da, meditasyonda da acikca gorulur ve bu tabii psikofiziksel durumdur.

Gunluk yasantiniz icinde hayal kurmak ve sonradan kurdugunuz hayalin detaylarini ve yaptiginizi hatirlamamak, bu rahatlama (relaks olma) ve kendinden gecmenin bir ornegidir. Hipnoz, meditasyon ve rahatlama (relaks olma) ayni seyler degildir, ama hepsi zihni odaklama uzerine kurulmus tekniklerdir. Enteresan olarak, bati psikoloji calismalari, iyi hipnoz olabilen bir kisinin, meditasyonda basarili olamayabilecegini gostermistir. Ama basarili bir meditasyon ustasi kolay hipnoz olur.

Size kabaca hipnoz ve meditasyonun farkini anlatmak istiyorum. Hipnoz yuksek derecede yonlendirme ile olur. Yonlendirmeler sizin kabul edebileceginiz, zihinsel, ruhsal ve fiziksel bedeninize hicbir aci vermeyecek sekilde yapilir. Siz pozitif yonlendirmeleri, kendinizi daha iyiye goturmede, rahatlamada kullanirsiniz. Bunu yaparkende yaninizda sizi hipnoz eden yardimciniz vardir. Ama siz istemedikce kimse sizi hipnoz edemez. Meditasyonda duygularinizi yonlendirmede yanlizsinizdir, hersey sizin elinizdedir. Hepsinde de ortak olan yonlendirici olsa da olmasa da, hipnozu da, meditasyonu da gerceklestiren kisinin kendisidir.

Hipnozdan korkulmasinin nedeni, kontrolu elimden kacirirsam, baygin veya bilincsiz olursam ne olacakdir. Halbuki her gece uyku esnasinda yaptigimiz budur ve hicbirimiz sabah, uyanmamazlik etmeyiz. Rahatlama veya relaks olma, meditasyon veya hipnoz hicbirinde kontrolu kaybetmeyiz. Tamamen ne oldugunu, ne soyledigimizi ve yaptigimizi biliriz. Sanssizlik eseri hipnoz kelimesi Yunanca uyku demektir ve bu hipnozun yanlis anlasilmasina neden olmaktadir. Sizi hipnoz eden kisi o anda sizi o durumda birakip gitse bile, siz bir muddet sonra hipnoz durumundan cikarsiniz, normal uykudan nasil uyaniyorsaniz.

Cok sinirli oldugumuz zaman relaks olma calismalari, meditasyon, hipnoz yapmayalim cunku bu cok hizli giden bir treni durdurmaya benzer. Boyle zamanlarda arkadaslarla konusmak, gezmeye gitmek, sicak banyo almak daha faydali olacaktir. Siniri azaltmak icin yapilacak en iyi teknik, cok yavas soluk alip vermektir. Sanki burnunuzun onunde bir tuy varmis veya bir mum yaniyormus gibi hayal edin. nefesiniz tuyu ve mum alevini kipirdatmiyacak kadar yavas olsun.

Hipnoz hayal degildir, cunku hayal kurarken bilincinizi Alfa titresim bolgesine degistirirsiniz ve fantazilerinize dalarsiniz. Bilinciniz yerindedir ama dis dunya ile ilginiz kesilmis fantezilerinize odaklanmissinizdir. Bazen bu fantaziler o kadar kuvvetli olur ki gercek hayatta bunlari yerine getirmeyi basarirsiniz. Hipnozda da dikkatinizi belli seylere verirsiniz ama bunlar fantaziler degil, size yasaminizda faydali olacak belli hedeflerdir. Hipnozda da bilinciniz Alfa titresim bolgesine degistirilmistir. Hipnoz da, kurdugunuz hayaller gibi son derece normal, guvenli ve saglikli bir olaydir, hicbir tehlikesi yoktur. Sigarayi birakmak,, fazla kilo kontrolu, depresyonla bas etmek, auramizi kuvvetlendirmek, alkolizim tedavisi, uykusuzluk, kendimizi gelistirmek, korkularimizi yenmek, zihnimizi kuvvetlendirmek, sifaya yardim etmek, eski hayatlarimizdaki travmalari ortaya cikarip cozumlemek ve yeni hayatimizda yaptiklari olumsuzluklari yok etmek hipnozun bize yaptigi bircok faydadan ancak birkacidir.

Beyin dalgalari ile ilgili biraz bilgi vermek istiyorum. 4 cesit beyin dalgasi mevcuttur. Delta: Beyin faaliyetinin frekansi 0 dan 4 cps. ye kadar. Tamamen bilinc disi

Theta: Beyin faaliyetinin frekansi 4 den 7 cps ye kadar. Duygusal deneyler, bilincin kapilari acilir, bazi psisik deneyler ve bazen hipnoz bu sirada yasanir.

Alpha: Beyin faaliyetinin frekansi 7 den 14 cps ye kadar. Bilincaltina hitap eder. Hayal kurma, uyuma, meditasyon, hipnoz bu sirada yasanir.

Beta: Beyin faaliyetinin frekansi 14 cps nin ustudur. Bilincli halimizdir. Korkularimiz, sevinclerimiz, normal yasantimiz bu sirada olur. 20 cps nin civarinda en fazla uyanik halimizdeyizdir. 60 cps civari kisi akut histeri gecirir. 60 cps nin uzerini oldukca tehlikelidir.

Sonuc olarak meditasyon, hayal kurma ne kadar tehlikesiz ise hipnoz olayi da o kadar tehlikesizdir, hipnoz sirasinda ne soylediginizin, ne yaptiginizin tamamen bilincindesinizdir, kimse size istemediginiz bir seyi yaptiramaz. Hipnoz olabilmek icin sizin isteginiz sarttir, isteginiz disinda bunu kimse gerceklestiremez. Uyanmama gibi bir durum olamaz cunku zaten uyumuyorsunuz.

Reiki grubunda hipnozun ne isi var simdi diye dusunen arkadaslar icin bu konuyu neden ogreniyor ve ogretmeye calisiyorum onu aciklamak istiyorum. Bildiginiz gibi butun hastaliklarin sebebi enerji bedenimizdeki negatif bloklar, cakralarimizdaki kirlenmislikler, pozitif enerjiyi tam olarak fiziksel bedenimize alamamamiz. Bu tikanikliklara sebepde bizim ruhsal, duygusal, enerji bedenlerimizdeki travmalar. Eger bu travmalar aciga cikar ve tedavi bu yonde olursa sifayi daha kolay yakalayabiliriz. Bu hayatimizdaki veya gecmis hayatlarimizdaki bilinc altimizdaki travmalari hipnoz ile ogrenip, o hassas noktalara reiki gondererek tedavi edebiliriz.

Bu konuyu yazdır

İcon16 OtoHipnoz - Kendi Kendinizi Hipnoz
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:27 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Otohipnoz (Kendi Kendinizi Hipnoz)

Bir kişinin kendi kendini hipnoz edemeyeceğine dair eski bir inanç vardır ve bu hipnoanaliz için de geçerlidir. Hipnoanaliz gıdıklama veya gıcıklanmaya benzer. Kişinin kendi kendini hipnoanaliz etmesi oldukça zordur. Yine de rahatlama, anestezi ve sınırlı diğer durumlar için self hipnoz uygulanabilir ve de sürekli durumlar için de self hipnozu tavsiye etmeyi düşünebilirsiniz. En etkili olacak olanı, hasta tamamen kendinde olmaya yakın olmalı ve hasta genel hipnoz hakkında adamakıllı bilgi sahibi olmalı. Eğer hasta transta iken telkinler verilirse, self hipnozu öğrenme daha kolay olacaktır. Hastanın düzenli seansları esnasında yararlı olana paralel bir metot seçimi yapılacaktır. Sizin tavsiye ettiğiniz önerilerin takviyesi için hasta self hipnozu kullanabilir.

Bir hipnotik transta telkinle hastaya "Sen benim seninle olduğumu ve sana yaptığım gibi sana hipnoz için verdiğim önerileri düşünerek kendi kendini hipnotize edeceksin. Sana vermiş olduğum ve senin kendi kendine verebileceğin aynı uyanma telkinlerini verebileceksin ki self hipnozdan uyanmama korkusuna sahip olmana gerek kalmasın. İlave olarak sizin otomatikman uyanabilmeniz için biri sizin yanınızda olmalı ya da başka bir kişi hipnotik durum esnasında size gereklidir."

Self hipnozu başarmak için kullanılan daha az yaygın yollar veya metotlar vardır. Bunlar, kasetçalar ile hastayı hipnotize ederek tedavi etmek, tedavi edici öneriler veya telkinler ve kendi yönteminizle uyanmak gibi çeşitli metotları içerisine alır. Hipnoz sonrasında hasta kaset çalacak ve daha sonraki hayali durumlarda hasta kendi kendine hipnotik duruma girebilecektir. Yazılı telkinlerle ve aynı yolun uygulanmasıyla bu başarılmıştır.

Aşağıdaki örnek Cinsel Problemlerde Hipnoterapi adlı kitabımızdan alınmıştır.


A. Temel Oto Hipnoz

Cinsel Problemlerde Hipnoterapi'de birinci basamak, temel self-hipnozun öğrenilmesidir. Temel self-hipnozu iyice öğrenmenizden sonra, onu kendi spesifik cinsel ihtiyaçlarınıza nasıl adapte edeceğinizi bölüm altı ve yedide göreceksiniz.
Temel OTO HİPNOZ beş fazdan oluşur:

1. Doğal ritmik solunum.
2. Bilimsel vücut gevşemesi.
3. Olumlu hayal kurma.
4. Oto-telkin.
5. 'Reentry' (Geri Dönüş)


B. Doğal Ritmik Solunum

Doğal ritmik solunum, vücudunuzu kendi solunum ritmini bulmaya bırakmanızı mümkün kılar. Derin derin nefes almak için, kendinizi zorlamanıza gerek yoktur. Sadece, kendinizi uyuyan bir bebeğin rahatlığı ve sükunetiyle nefes almaya bırakın.

Fizyolojik olarak, doğal ritmik solunumun, vücudun gevşemiş bir durumda kalmasına yardım ederek, sempatik sinir sistemi fonksiyonu azaltma eğilimi vardır. Sinir sisteminizin sempatik bölümü, vücudunuzun kendi normal kapasitesinin üstünde zorlanmasından sorumludur. Stress veya tehlike zamanlarında, tehlikeyi karşılaması gereken bütün organlar aktive edilir. Sempatik sistem kalp hızını artırır, her vuruşta daha fazla kan pompalanmasına sebep olur. Göz pupillerinizi genişletir, görme duyarlılığınızı artırır. İlave adrenalin yapılır ve bu da, karaciğerinizi daha fazla glikoz üretmesi için uyarır. Stresi karşılamak için ihtiyaç duyulmayan organlara (mide gibi) giden kan azaltılır. Buna, tehlikeye cevap olarak, vücudun savaşması veya kaçması denir, çünkü, vücut tehlikeyle yüz yüze gelme veya ondan kaçma yoluyla hayatta kalmanın yolunu arar. Bu savaşma veya kaçma durumunda kalma, vücudun yıpranmasına ve hırpalanmasına yol açar. Doğal ritmik solunum, vücudunuzu rahatlatmaya yardım etmek ve normal fonksiyonuna geri döndürmek için bir yoldur.

Sürekli ve düzenli solunum yoluyla, sempatik sinir sisteminin rahatlatılması, psikolojik faydalar da sağlar. Rahatlık hissini artırır, sinirliliği yatıştırır, düşünce mekaniğinde rahatlama yapar ve iyilik hissini uyandırır. Basitçe doğal ritmik solunum, parasempatik sinir sistemini aktive ederek bütün vücudun stresten uzak fonksiyonunu sağlar.

Bu solunum tipinin faydalarını, modern bilim adamları gibi, eski yoga filozofları da biliyorlardı. Doğal ritmik solunum, fiziki aktiviteden uzaklaşmanıza izin verir, böylece zihni hipnotik tecrübe için hazırlar.

Bu konuyu yazdır

İcon16 Hipnoz - Pratik Terapi
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:26 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Çeşitli Problemler İçin Pratik Terapi

"içinizdeki güçle ne kadar çok ilişki kurarsanız hayatınızın her alanında o kadar özgür olursunuz."

Louise L. Hay

Bu bölümün amacı farklı alanlardaki terapi için giriş niteliğindeki kavramları özetlemektir. Bu fikirleri hem kendi kendine hipnozda hem de eğer uygunsa bu tür bir çalışmaya ek olarak tecrübe edebilirsiniz. Aşağıdaki başlıklar üzerinde duracağız: alışkanlık bozuklukları anksiyete korkular ve fobiler kendine güven ve kendine saygı cinsel problemler ağrı kontrolü ve tıbbi durumlar. Ne üzerinde çalışmak istediğinize bakmaksızın bu bölümlerin hepsini okumanız uygun olabilir; zira bahsedilen tekniklerin ve yaklaşımların çoğu esnektir ve bir çok alana uygulanabilir. "Dur" tekniği ve "zihinsel deneme" gibi bazı basit tekniklerin evrensel faydalan yüzünden tekrar tekrar tavsiye edildiklerini fark edeceksiniz.

Alışkanlık Bozuklukları

Bu bölüm sigara içme ve aşırı yeme gibi alışkanlık bozukluklarıyla ayrıntılı bir şekilde ilgilenecektir; çünkü bunlar insanların en sıklıkla yardım arama sebepleridir.

Sigara İçme

Dr. Keith Hearne (1994) tarafından yapılan bir ankette sigara içenlere eğer eşleri ile sigara arasında bir seçim yapmak zorunda olduklarına dair bir ültimatom verilse ne yapacaktan sorulmuştur. Bütün kadınlar sigarayı bırakacaklarını söylemişlerdir; fakat 6 erkekten biri eşlerinden vazgeçeceklerini iddia etmişlerdir. Açıktır ki bu erkekler sigara içmeye devam etmek istemektedirler ve bu yüzden de hipnoterapiden ve aslında sigarayı bırakmalarına yardım edecek herhangi bir yaklaşımdan yararlanamayacaklardır. Aynı zamanda bırakmaları gerektiğini hisseden ama bunu gerçekten istemeyen kişiler için de terapi Başarısız olacaktır. Kendi kendine hipnozun sigarayı bırakmanıza yardımcı olabilmesi için sizin sigarayı gerçekten bırakmak istemenizin önemi büyüktür. Kendinize karşı dürüst olun. Biraz önce de söylediğimiz gibi insanlara yapmak istemedikleri bir şeyi hipnoz yoluyla yaptıramazsınız. Eğer sigarayı bırakmak için motive olmuşsanız ve kararlıysanız; başlangıçta sigarayı bırakmaktan elde edeceğiniz kazançları listelemek bile sizi bu konuda güçledirecektir. Örneğin bu tür bir listede insanlar şunları yazarlar:


- Kendini daha sağlıklı hissetmek

- Daha temiz kokmak ve kendim daha temiz hissetmek

- Kendini daha dinç hissetmek

- Fazladan paraya sahip olmak

- Kendini daha kontrollü hissetmek ve kendisiyle gurur duymak

4. bölümde de tartışıldığı gibi; bu noktada alışkanlığın altında yatan muhtemel sebepleri ve ikincil kazançları belirlemek sizin için önemli olacaktır.

Genellikle alışkanlıklar bilinç işin içine girmeden otomatik olarak meydana çıkıyor gibi görünmektedirler. Bir alışkanlığı durdurmak amacıyla bilinçli bir karar verebilmek için her şeyden önce içerdiği davranışın farkına varmak gerekmektedir. Aşağıdaki soruları kendi kendinize sormak faydalı olacaktır: "En çok ne zaman sigara içiyorum? En az ne zaman içiyorum?" Belki de sigarayı bırakmayı belirli bir zamandan beri istemektesiniz. Belki geçmişte sigarayı bırakmak için bazı teşebbüslerde bulundunuz. Şimdiye kadar değişmenizi engelleyen şey neydi? Davranışınızı incelerken zihninizde sigara içilen bi durumu hayal etmek ve sigara içmeden hemen önceki düşüncelerinizi ve duygularınızı tanımlamak etkili olabilir. Daha fazla içgörü sağlayacağını hissederseniz aşağıdaki örnekte olduğu gibi bir yapıyı kullanarak sigara içtiğiniz her bir durumu gözden geçirerek bunu bir adım ileri götürebilirsiniz.

Bir kez alışkanlığınızın altında yatan ve onun devamlılığını sağlayan sebep ortaya çıktı mı bu kitabın 3. bölümünde bahsedilen pek çok fikirden yararlanılabilir. Örneğin olumsuz düşünce kalıplarıyla mücadele etmek için "dur" tekniğini kullanabilirsiniz. Örneğin kendi kendine hipnozda bilinçaltı zihninizde sigara içmemenin faydalarını vurgulayarak kendinizi daha sakin daha güçlü daha güvenli ve kontrollü hissetmek için kendinize telkinler verebilirsiniz. Sigara içmek için kullandığınız zamanlaryürüyüş yapmak veya gevşemiş bir hal yaratan derin nefes almak gibi daha sağlıklı faaliyetler için hipnoz sonrası ipuçlarına dönüştürülebilir. Bazı insanlar "Daha sağlıklı oluyorum" gibi olumlu telkinler içeren mesaj kartlarını ayna masa araba ve benzeri yerlere yapıştırmayı faydalı bulmaktadırlar.

Aşağıdaki alıştırmadaki teknik "hışırtı" tekniği olarak bilinir. Sigara alışkanlığını da içeren pek çok farklı alanda kullanılabilir. Bandler (1985) tarafından yaratılan teknik alışkanlığınıza ve gerçekte ne istediğinize dair bilinçaltınızın almış olduğu karışık mesajlarla yüklü geçmişinizle mücadele etmek için tasavvurunuzu kullandırır. Teknik bunu ne istediğinize ve ne istemediğinize dair zihninizin en derin bölümünü aydınlatmak sayesinde gerçekleştirir. "Hışırtı" baskın düşüncelerinizi daha olumlu bir yönde kullanma konusunda programlama sürecine de yardım eder. Genellikle baskın düşüncelerimize doğru çekilmeye meylettiğimiz için de bu teknik Özellikle faydalıdır. Zihninizi bu şekilde olumlu yönlendirdiğiniz zamanduygularınızın ve davranışınızın da aynı yönde gitmeleri için güçlü bir eğilime sahip olduklarını fark edeceksiniz. Bunu kişiliğinize ve durumunuza uygun hale getirmek için esnek ve yaratıcı olun.


Sigara içme alışkanlığını gözden geçirmeye dair muhtemel bir yapı

Tarih: 10.9.94
Zaman: Sabah 10
Yer ve Faaliyet: İşte bir toplantı için hazırlanırken
Düşünceler: "Herkesin önünde konuşmaktan endişe duyuyorum."
Duygular: Stresli
Skor: 3

Arzu skoru:

3= Bir sigara içmeliyim.
2= Bir sigara içsem iyi olur.
1= Sigara içmeden de yapabilirim

Bu konuyu yazdır

İcon16 İslami Çakra Açma Yöntemi
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:24 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Aslında çakra dediğimiz şey tasavvufta bilinen "letaif" kelimesinden başka birşey değildir. Eskiden bu noktalar üzerinde tesbih çevirip zikir çekerlermiş. Biz elbetteki tesbih çevirmeyeceğiz : ) Ama zikir çekeceğiz. Özellikle "La ilahe illallah" kelimesinin tüm çakraları uyardığını biliyoruz.

Önemli noktalar:

-Eğer dini inancınız yoksa ya da farklıysa bu uygulamayı kesinlikle yapmayın!
-Sadece 7. çakrayı ve auranızın genişlediğini hayal edin. Çakralarızı düşünmeyin.
-Kazanacağınız enerjinin ilahi bir lütuf olduğunu ve yaratıcın izni dahilinde kullanabileceğinizi unutmayın.

Rahatsız edilemeyeceğiniz sessiz bir odada uzanın. Yalnız bu uzanma her zamankinden çok farklı olarak sırtüstü olmayacak. Sağ tarafınıza yatıp, göğsünüzü kıbleye çevirmelisiniz. (Eğer buna uygun ortam yoksa o zaman sırtüstü uzanabilirsiniz. Her ne yaparsanız yapın ama arkanızı kıbleye çevirmeyin.) Besmeleyle başlayıp, "Rabbim, ilmimi arttır." demenizi şiddetle tavsiye ederim. Derin bir nefes alıp, "La ilahe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur!)" zikrini söylemeye başlayın. Söylerken nefes alış verişlerinizin zikirle ne kadar uyumlu olduğunu ve ne kadar rahat olduğunu hissedin.

Rabbimizin sonsuz gücünü ve evrendeki enerjiyi düşün. Herşeyin onun kontrolünde olduğunu ve onun kullarına kendisinden yansımalar verdiğini düşünün. Bize ne kadar değer verdiğini düşünün. Tüm bunları düşünürken aklınıza vesveseler, kötülükler gelecektir. Korkmayın... Açılan enerjiniz sonucu paniğe kapılıp vesvese veren kötülükten başka birşey değil bu. Unutmayın ki şeytan, Allah'a yaklaşan kullar görünce paniğe kapılır ve vesvese vermeye başlar. "Sen ne yapıyorsun. Bir cümleyle affedilecek misin o kadar günahtan sonra vb." Asla aldanmayın. Yaratıcının sonsuz merhametine sığının. Ve devam edin...

Göreceksiniz ki özellikle ilk gün içinizde tarifsiz bir huzur olacak. Normalde size sıkıntı veren hiçbir şey öfkelenmenize neden olamayacak. Çünkü birçok farklı melek yanınızda olacak. Onlar sayesinde size zarar verebilecek şeyleri önceden bilebilecek, hissedebileceksiniz. Rüyalarınızdaki mesajlar artacak.

ÖNEMLİ NOKTALAR:

-Bu uygulamaları düzenli yapmazsanız, faydadan çok zarar görürsünüz.

-Açılan enerjinizi her zaman kullanamayabilirsiniz. Çünkü bu enerji elbetteki yaratıcının kontrolünde ve onun izniyle açığa çıkmakta. Özellikle zor durumda kaldığınız anlarda. Bir zaman sonra mucizeler o kadar çok sıklaşacak ki sakın bunları kimseye anlatmayın. Övünme gibi bir gaflete düşmeyin...

-Yaratıcıyla olan bağlantınızı güçlendirdikçe, kök çakradan başlayarak, tepe çakrasına kadar enerjiniz artacak. Özellikle kalp çakranız o kadar güçlenecek ki "Yaratılanı Yaradan'dan dolayı sevmenin." manasını tam anlamıyla algılamaya başlayacaksınız.

Ruh, maddesel boyutta beyne bağlıdır. Zihninizle tekrarladığınız zikirler, ruhsal enerjinizi arttırır. Artan enerjiniz size farklı bilinç durumları yaşatabilir. Yaşamın içerisinde karşılaşacağınız mucizelere hazır olun...

Bu konuyu yazdır

İcon16 Aura Görme
Yazar: AloneDark - 01-19-2021, 12:23 AM - Forum: Evrensel Enerji - Yorum Yok

Robert Bruce

Aura rengini görmek için kullanılan basit teknik insan aurası da dahil tüm aura çeşitleri için aynıdır. Aynı teknik ayrıca tüm kahinliğin bir parçasıdır. Bu yüzden insan aurasını görmek için aura renklerine bakmak çok iyi bir eğitimdir. Aura renkleri insan aurasını görmekten daha kolaydır. Aura görmek için dinlenmiş ve konsantre olmalısın aynı zamanda bir de gözlerine özel bir yöntemle odaklanmalısın. Auraya yukarıdan kabataslak bakılmalı ona direk bakmamalısın.

Işık

Eğitim için loş ışık olmamalı. Yumuşak (fazla parlak olmayan) ışık olmalı (normal gündüz ışığı). (Fazla parlak ışığın gözüne çarpıp görmeni engellememesi için.)
En iyisi ışık senin arkandan ve üstünden gelsin. Senin görüş alanına gelen ışık aura görmeye çalışırken seni rahatsız edecek ve aura görmeyi zorlaştıracak. Üstünden ve arkandan gelen 100 watt ampül ışığı iyi.

BİRİNCİ Adım

Bir kitap al ve onu mavi veya kırmızı parlak bir kaplama ile kapla ve onu masada dik yerleştir. Ondan 2 metre veya en az 1.2 metre uzakta ol. Duvarın soluk renkte olsun. Parlak renkli duvara doğru aura görmeye çalışma. Duvarın rengi uygun değilse arka plana uygun bir çarşaf veya kağıt yerleştir.

Notlar;

1- Kitap sadece renkli kağıt için bir destek.Bakacağın renkli kağıdın aurası kitabın aurası değil.Renkli kağıtla kaplanmış bir tuğla kullanmak da duvarda asılan renkli kağıt parçası ile aynı sonucu verecektir.

2- Mavi ve kırmızı renklerin auraları en parlak ve görülmesi en kolay olanlar.

3- Rengin aurasının ton ve parlaklığı kullanılan rengin gölge ve tonuna göre değişir bu yüzden sadece parlak ana renkleri kullanın.

4- Bunun için herhangi bir palak renkli cisimleri kullanabilirsiniz. (Giysi, oyuncaklar vs.)

İKİNCİ Adım

1- Gözlerini kapat ve biraz derin nefes al ve rahatla. Sakinleştiğin zaman kitaba bak. Gözlerini herhangi bir şeye odaklama sadece kitabın biraz kenarından ve onu geçicek şekilde bak. Kabataslak bakıyormuşsun gibi fakat arkasındaki duvara odaklanma.

2- Cisme cismin merkezinden değil cismin kenarından bak. (2 inç kadar.)

3- Bu bakışını sabit tut ve gözlerini dinlendir. Yaparken gözlerini veya alnını zorlama ve germe. Konsantre ol. Yoğunlaşmaya ihtiyacın var fakat rahat ve durgun bir bakış olmalı aynı hayal ederkenki bakış gibi.

Göz Kırpmak

Gözlerini kırpman gerektiği zaman kırpabilirsin yoksa bu gözlerini yorar yakar ve sulandırır. Odağını değiştirmeden gözlerini kırp. Göz kırpmak auranın bir veya 2 saniyeliğine kaybolmasına sebep olacak fakat hemen yeniden görünecek. (Eğer sakin ve rahat odak bakışına devam edersen).

Alın Çakrasını Açma Yöntemi

1- Çok yorgun olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırla. Günlerce uyumadığın zaman nasıl hissettiğini ve gözlerini nasıl zorlukla açık tuttuğunu hatırla.

2- Yorgun gözlerini açmaya çalışmak 3. göz çakrasında güçlü bir zihinsel açmaya sebep olur. -onu uyararak-

Bu nasıl çalışır:

a- Zihinsel açma işi senin bedensel bilincini 3.göz çakrasına yöneltir.

b- Senin bedensel bilincin bedeninin bir bölümüne odaklanınca ve sen düşünce ile bu bölgeyi uyarınca bu bölgendeki enerjin kuvvetli bir şekilde harekete artacak.

c- Zihinsel olarak açma işlemi yeteri kadar uygulandıktan sonra 3. göz çakrası açılmaya başlayacaktır.

d- Bu zihinsel açma işini dinlenmişken ve bir nesneye belli bir bakış açısından bakarken uygularsan aurayı görebilirsin. (Direkt objeye bakarak değil).

Renkli kitaba geri dönelim:
Durgun ve rahat odağınla kırmızı veya mavi kaplı kitaba bakarken üste anlatılan zihinsel işlemi uygula.Vücut bilincini alın çakrasına kaydır.Bu bölgeyi zihni olarak hisset.

İpucu:

1- Alın çakrasını tırnağınla hafifçe eşele. Bu, beden bilincini o noktaya kaydırmaya yarar.

2- Göz kapaklarını kaldıran zihni komutu iptal et. Gözlerinin çok ağırlaştığını ve hayal et ve onları kapa biraz sonra yeniden aç. Hangi kasların bunu yaptığını gözlemle. Aynı kas komutunu zihinsel olarak bu bölgede uygula fakat göz kaslarının buna uymasına izin verme.

3- Bunu tekrar tekrar yap. Gözlerinin arkasındaki ağır karanlığı kaldırıyormuş gibi.

4- Zihinsel açma işine devam edersen, 3. göz çakranı uyarırsın. (Onu aktif hale gelmeye zorlarsın.) Objene devamlı rahat bakışın alın çakranı nesne tarafından gönderilen enerjiye uyarlıyacak. Bu enerji beynin görüş merkezine gidecek. Böylece o görüntü resmi olarak algılanacaktır. -parlak bir renkli ışık bandı olarak-

Not: Tüm bu enerji uyarım çalışmalarının bölgesel beden bilincine bağlı olduğunu -özellikle de derideki bölgesel yüzeye- hatırla. Onları etkili yapabilmek için bu zihinsel işlemleri hissetmelisin.

İlk Auran:
Rahat bir bakış ile objenin kenarından onu biraz geçecek şekilde baktığında bir süre sonra (birkaç saniye ila birkaç dakika içinde-ilk başlarda) kitabın etrafında silik bir parlama göreceksin. Sonra kitabın etrafını saran soluk ince bir ışık bandı göreceksin. Bu kitabın eterik aurası.
Biraz sonra kitap mavi ise parlak sarı aura veya kitap kırmızı ise parlak yeşil aurayı göreceksin.
Auraya direk bakarsan kaybolur ona cismin kenarından ve biraz üzerinden bakmalısın. Eğer kaybolursa merak etmeyin birazdan gene görünecektir.

ÜÇÜNCÜ Adım:

1- İlk adımları tamamladıktan sonra birkaç tane kitap al ve onların her birini farklı ana renklerle kapla.

2- Daha parlak renk #8211 daha parlak aura- ve görmesi daha kolay.

3- Bu renkli kitaplar üzerinde çalış ve gördüğün rengi not et.

4- Aynı anda 2 farklı kitabı incele böylece birbirlerinin aura renklerini nasıl etkilediklerini gözlemle.

DÖRDÜNCÜ Adım

1- Bir saksı çiçeği veya taze çiçek al ve onların aurasını görmeye çalış. Onların etrafında göreceğin canlı aura olacak. Çiçek ve yaprakları etrafında göreceğin aura renklerinin etkilerini aklında tut. Bitki sapı ve yapraklar etrafında göreceğin turuncu renk tonu yeşil rengin aurasıdır. -aynı yeşil kitap gibi-

2- Canlı auralar daha incedir bu yüzden görülmesi daha zordur.

BEŞİNCİ Adım:

1- Bir ağacın aurasını gözlemle. Güneş senin arkanda olursa daha iyi olur. Sabah erken vakitler veya öğleden sonra. Eğer güneş güçlü olursa bu gözlerini rahatsız eder ve görmeni zorlaştırır.

2- Bir ağacın aurası, ağacın büyüklüğüne ve ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak devasa büyüklükte olabilir. Ağaçların tepesindeki aurada sanki aura yavaşça oradan etrafa yayılıyor gibi fıskiye etkisi görebilirsin. Buna neyin sebep olduğuna emin değilim ve bunu gözlemlediğim her ağaçta görmedim. Bazıları ağacın ruhu olduğunu veya ağacın içinde doğal yaşayan bir ruh olduğunu ve bunun ona sebep olduğunu söylerler.

ALTINCI Adım:

Herhangi bir hayvanın aurasını o dinlenirken görmeye çalış. Hayvan auraları insanlarınki gibi renkli değil.
Hayvan auralarına bakarak onlardaki hastalık gözlemlenebilir.

YEDİNCİ Adım:

Kendi auranı gözlemle.Kolunu ileriye uzat ve elinin aurasına bak. Ayrıca bacak ve ayaklarının aurasını incelemek için uzanabilirsin.

SEKİZİNCİ Adım:

Bir insanın aurasını görmek:
Kişinin boynu açık olsun. Onun direk boynuna bakma. Biraz kenarından ve onu geçecek şekilde bakmalısın.
Sonra bakışını kişinin başına doğru kaydır. Burada sarı renk görebilirsin. Gördüğün zaman kişine biraz zihinsel hesap yapmasını veya zor bir şeyle düşünmesini söyle. O bunları yaptığında aura parlaklığını gözlemle.

İpucu: Bir insanın aurasının parlaklığı ne yaptığına ve nasıl hissetiğine bağlı.Eğer mutlu ve yaşam dolu hissediyorlarsa auraları daha güçlü ve parlak olacaktır. Biraz şaka yapmayı dene.

Bu konuyu yazdır

Toplam (234) Sayfa: 1 2 3 4 5 .. 234 Sonraki »
Sayfaya Git 
  • Forum
  • Yetkililer
  • Üye Listesi
  • Takvim
  • Yardım
  • Yukarı Çık

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping