boyun (ve başka bölgelerdeki ) ağrılar geçecek
bunlar elli beş ağrı ,bunlar yetmiş yedi ağrı,bunlar
doksan dokuz ağrı;hepsi geçecek ...buyu bozulacak
bu dua 77 kez yinelenir bu sırada parasu otunun 55yaprağı onun parçalarıyla yakılır yapraklardan süzülen öz suyu bir fincanda toplanarak ağrıyan yerlere sürülür köpek salyası deniz kabukları ve böcek iğneleri dövülüp hamur haline getirilir ve ağrıyan yer bununla ovuşturulur
çok eski zamanlardan beridir yer yüzünde insan hayatini olumlu yada olumsuz yönde etkilemektedir.
yüce rabbimiz büyüyü kesinlikle büyük günahlardan sayip haram kilmiştir buna rağmen insanlarin zaafiyetlerinden yola çikan binlerce düzenbazlar bunu pazar haline getirmiş ve insnalari sömürmektedirler. Sizlere bu hayatimizda çoğu kez bahse konu olan ve çoğumuzun merak ettiği hatta zaafiyet gösterdiği büyü tilsim muska nazar diye adlandirdiğimiz gerçekte var olupta görünmeyen gizemli ilimler hakkinda bilgi vermek istedim
1 : Büyü
büyü türleri çoğu yerde okuduğunuz gibi ak büyü kara büyü gibi isimlerle adlandirilmakta ve malesef düzenbaz medyumlarin ak büyünün hayirli işlerde kullanildiğini kara büyününde şer işlerde kullanildiğini ifade etmektedirler.
arkadaşlar büyünün kesinlikle aki olamaz çünkü büyü tamamen islamda yasaklanmiştir ve allah in yasakladiği birşeyde ak olamaz ozaman elimizde kara büyü seçeneği kaliyor.
evet çeşitlerinin hepsi kar büyü olarak siniflandirilmaktadir.
büyü yapmanin 100 lerce çeşidi vardir bunlar her dinde farkli dualarla yapilmasiyla olur. Ancak hiç bir dinde ayetleri tersten okuyup yazmakla büyü olmaz buda uydurmadan ibarettir.
kurani ters yazmişlar gibi söylentilerin hepsi asilsizdir . çünkü kuran sadece allah kelamidir ve allah kelamini ne şekilde okursaniz okuyun insana zarar vermez anca şifa olur yol gösterici olur. Peki büyü yapildiğinda yazilan yazilar nelerdir diye soracak olursaniz. Onlar arapça farsça ibranice v.s gibi eski zamandan günümüze kadar gelen yazilardir . ülkemizde yerde bir arap okulundan arapça yazilmiş kitap sayfasi görsek kuran ayeti diyerek alip yakar yada muhafaza ederiz . Bu elbette iyi bir alişkanliktir. Ancak her arap yazisini kurandan sanip yazilan muska büyü v.s gibi yazilarida kuran ayetlerinin ter yazilmasi gibi söylentilerde kuran i kerime atilmiş bir iftiradir . Islam düşmanlarinin kurani ürkütücü gösterme oyunlarindan biridir.
tilsim
daha çok ermeniler tarafindna kullanilan rakam harf ve şikillerden oluşmaktadir.
tilsimlar aslinda insanlara etki göstermez tilsimlar cinlere yapilan bir büyü çeşididir. Tilsimla cinler etki altina alinir ve yapiliş maksadina göre cinler görevlendirilir. Cinler yüz yillar boyunca bu tilsimin etkisi altinda kalir ve emir ne ise onu kusursuzca yaparlar. Dolayisiyla bu insan oğlunada zarar vermektedir çünkü eğer yapilan tilsimda bir insana huzursuzluk vermek emredilmişse o vasifesini ona göre yapmaktadir.
ve bu sebeptende o kişi olumsuz yönden etkilenmektedir.
nazar
nazar insan bakişlarindan meydana gelmektedir. çünkü gözler ruhi fonksiyonlari ve beyin gücünü en rahat ve en tesirli şekilde kullanabildiğimiz organlarimizdir. Bilim adamlarinin tespit ettikleri gibi göz yoluyla tipki yilanin fareyi kuşu ve diğer avlarini bakişlariyla yakmalari gibi. Ve talihsiz av bir anlik göz göze gelmenin bedelini hayatiyla ödemektedir. Işte aynen insnalar içinde bu husus geçerlidir. Insanlar genelde kiskançlikla ve kötü niyetle bir şeye baktiği zaman daha güçlü ve çabuk etki göstermektedir. Ancak bazen kiskançlik yada kötü niyet olmasa bile nazar etki göstermektedir. Nazar hakkinda birçok ayet ve hadisi şerif bulunmakta ve en iyi koruyucuda yine kuran ayetlerinde bulunmaktadir.
muska
tamamen koruyucu özelliğine sahip kuran ayetlerinden ehli tarafindan bilinçli olarak yazilmaktadir. Muskanin kötülük için yapilanina yine büyü adi verilmektedir.
sihir
günümüzde yapilan sihirler tamamen göz aldatmasidir ve insan hayatinda çokta önemli bir etkisi yoktur bir anlik korku ve şaşirtici özellikleri bulunmaktadir sihirlerle mücadele insna iradesindeki güce bağlidir.
fal
islam öncesi falcilara kahin denirdi kahinler cinlerle irtibat kurarak gök yüzünün açik olan kapilarindan cinleri gönderip kader defterinde yazili olan kişilerin kaderinde olacak şeyleri kişilere bildirirlerdi ancak bunu bildirmeleri bile kaderinde yazilanlari değiştirmemiştir. Islam geldikten sonra gök yüzü kapilari kapanmiş bu yüzdende kahinlik sona ermiştir.
günümüzdeki falcilar asla gelecek hakkinda doğru bilgi veremezler ancak tahmin yürüterek kimi tesadüf olarak doğru çiksa bile uydurma sözlerle insanlari sümürmektedirler. Ancak yine cinler ile irtibat içinde olan kimseler vardirki geçmiş hakkinda cinlerden bilgi alarak insnalari sömürmektedir yada bilinmeyen geçmişte olmuş olaylarin gerçek yüzünü örene bilmektedirler bunun ötesinde hiç bir şey yapamazlar
Tevhid, Allah'ın kainatta koyduğu sebeplere sarılmaya karşı çıkmaz. Açlığı gidermek için yemek, susuzluğa karşı su, tedavi için ilaç, savunma için silah gereklidir. İnsan hastalığında doktora gider. Doktor da ona bir ilaç verir ya da ameliyat veya başka bir şeyi uygun görür. O da bunlara kulak verir, yerine getirir. Bu, tevhidden dışarı çıkmak değildir. Tevhidin karşı çıktığı, meydana gelen veya meydana geleceği sanılan bir belayı defetmek için, Allah'ın meşru kılmadığı gizli sebeplere sarılmaktır.
Madeni halkalar takmak, kollara ip bağlamak bu türdendir. İmam Ahmed, İmran b. Husayn'den şöyle rivayet etmiştir: Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir adamın kolunda halka gördü. Sende tunçtan bir şey görüyorum, yazıklar olsun, nedir bu, dedi. Zayıflıktan deyince, o, senin ancak zayıflığını artırır, çıkar onu, üzerinde iken ölürsen, kesinlikle kurtuluşa eremezsin, buyurdu.
Peygamber (s.a.s.)'in, bunun üzerinde bu derecede durmasının nedeni, şirkin türlerinden sakınmak, sahabeye bu kapının tamamen kapatılmasını öğretmek içindir. Bundan dolayı, Huzeyfe b. Yemame ziyaretine gittiği bir hastanın yanma girdiğinde kolunda sıtmayı önlediği söylenen bir ip görünce; onun kesilmesini istedi ve şu ayeti okudu: "Onların çoğu, ortak koşmadan Allah'a inanmazlar." (Yusuf, 106)
Nazar Boncuğu, Muska Takmak:
Bu da, şirkin bir çeşitidir. Arapların, özellikle çocuklara taktığı bir boncuk ve muskadır. Bunun onları, cinlerden koruduğu, nazar değmesini önlediğini sanıyorlardı. İslâm bunu ortadan kaldırdı, koruyucu ve engelleyici olmadığım öğretti.
Ahmed, Ukbe b. Amir'den merfu olarak rivayet etmiştir: "Kim boncuk asarsa, Allah onun işini bitirmez: Kim katır boncuğu takarsa Allah onu korumaz." Diğer bir rivayette ise, "Boncuk takan şirk koşmuş olur." Boncuk takmanın anlamı, bunun bir hayrı celb ettiğine veya bir şerri defettiğine kalbin inanmasıdır. Bu, kesinlikle şirktir. Çünkü, bu işte, Allah'tan başkasından zararın defedilmesini istemek vardır. Allah şöyle buyurur: "Allah sana bir sıkıntı verirse; O'ndan başkası gideremez. Sana bir iyilik verirse başkası onu engelleyemez. O, her şeye gücü yetendir. "(Enam, 17)
Bu boncuk türleri, camia, haraz, hicab olarak adlandırılan eşyalardır. Bunları kullanmak büyük günahlardandır. Gücü yeten herkesin, bunu yok etmesi vacibtir. Said b. Cübeyr'den rivayet edilmiştir: "Kim bir insanın boncuk ve muska takmasını engellerse, bir köle azad etmiş gibi sevaba girer."
Eğer bu muska, Kur'an ayetlerinden bir ayet veya Allah'ın isim ve sıfatlarından biri olursa, bu durumda bunu kullanmak nehy kapsamına girer mi? Yoksa; istisna edilip takılması caiz olur mu? Selef bu hususta ihtilaf etmiştir. Bazıları ruhsat vermiş, bazıları ise menetmiştir. Şu delillerden dolayı, Kur'an'dan bile olsa; her türlü muskanın kullanılmasının caiz olmadığı görüşünü tercih ediyoruz:
1-Muska,boncuk konusundaki nehyin genel olması.Bu konudaki hadisler,hiçbir istisnaî durum belirtmemektedir.
2-Seddüzzeria (Şerre giden yolun kapatılması).Kur'an'dan olan muskanın takılmasına ruhsat verildiğinde başka şeylerin takılmasına kapı aralanmış olur. Şer kapısı açıldığında, bir daha kapanmaz.
3-Bu, Kur'an'ın pisliklerle karşı karşıya gelmesine neden olur. Çünkü, bunu takan defi hacet, cünüplük v.b. durumlarda bunu üzerinde bulundurur.
4-Bu işte, Kur'an'ı hafife alma, getirdiklerine muhalif bir tavır sergileme vardır. Dosdoğru olan bu kitabı Allah, insanlara hidayet rehberi olsun, karanlıklardan nura çıkarsın diye indirmiştir, kadınlara ve çocuklara muska ve boncuk olsun diye değil.
Üfürükçülük
Bu da tevhide zıt olan şeylerdendir. Üfürükçülük, cahiliye araplarının kendilerinden afetleri koruduğu inancıyla; cinlerden yardım dileyerek söyledikleri bazı yabancı ve anlamsız ifadelerdir. İslâm gelince bunu kaldırmıştır. Bir hadis şöyledir: "Üfürükçülük, muska, boncuk ve sihir şirktir." Sahabeden şöyle rivayet edilmiştir: Abdullah b. Mesud (r.a.) hanımının boynunda bir ip görünce bunun ne olduğunu sordu. Beni sıtmadan koruyan okunmuş bir iptir, cevabını verdi. Çekip kopardı ve attı. Sonra şöyle dedi: "Abdullah'ın ailesi şirkten uzaktır. Rasulullah'ın şöyle dediğini işittim: Üfürükçülük, muskacılık ve sihir şirktir." Kadın "gözüm seyriyordu, falan yahudiye gittim, üfürünce geçti" dedi. Abdullah, bu şeytanın işidir, karşılığını verdi. Şeytan bunu eliyle yapıyor. Okuyup üflediğinde şunu söyleseydin sana yeterdi: "Ey insanların Rabbi! Bu darlığı kaldır, şifa ver, şifa veren sensin. Şifan öyle bir şifadır ki, ondan başka şifa yoktur. Ve o hiçbir hastalığın izini bırakmaz."
Haram olan okuyup üfleme, içinde Allah'tan başkasından yardım isteme bulunan veya küfür ya da şirk bulunan, arap dilinden başka bir dilde yapılmış olanıdır. Bunun dışındaki okuyup üflemenin bir zararı yoktur. Sahih-i Müslim'de, Avf b. Malik'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Cahiliyyede üfürükçülük yapıyorduk. Rasulullah'a, bunun hakkında ne diyorsun, dedik. Yaptığınızı bana gösterin, şirk bulunmayan okuyup üflemede bir beis yoktur." Suyutî diyor ki, şu üç şart bulunursa, okuyup üflemenin caiz olduğu hususunda ulemanın ittifakı vardır:
1 Allah'ın kelamı, isimleri veya sıfatlarıyla olması.
2 Arapça ve anlaşılır bir şekilde olması.
3 Gerçekte bunun bir etkisinin bulunmadığına,bunun Allah'ın takdiriyle olduğuna inanılması.
Hadiste zikredilen sihir, erkeğin kadını, kadının da erkeği sevmesi için yapılan sihirdir.
Büyücülük:
İslâm'ın yasakladığı şirkin başka bir çeşidi de büyüdür. Büyü, hayal ve vehmin bir türüdür. Büyü, üfürükçülük, düğüm bağlama bu türdendir. Allah'ı bırakıp, cin, şeytan ve yıldızlardan yardım dileme bulunduğundan dolayı şirktir. Hadiste şöyle buyurulu yor: "Kim bir düğüm bağlar ve üfürürse; sihir yapmıştır. Kim de sihir yaparsa, şirk koşmuş olur."
Bu İslâm'da ve diğer semavî dinlerde büyük günahlardandır. Musa'nın (a.s.) diliyle Kur'an'da şöyle denilmektedir: "Sihirbaz nereden gelirse gelsin başarı kazanamaz."(Taha, 69)"Yaptığınız sihirdir. Ancak Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah fesad edenlerin işini elbette düzeltmez."
(Yunus, 81)Peygamber Efendimiz bunu, şirkten sonra, helak edici yedi şeyden biri olarak saymıştır.
Kur'an bize, sihrin ve onu yapanların şerrinden Allah'a sığınmayı öğretmektedir:"Düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden (Allah'a sığınırım)."(Felak, 4) Büyücüler, büyü yapmak istedikleri zaman ip bağlarlar, her düğüme üflerler, ki istedikleri olsun.
Selef imamların çoğu, büyü yapanın kafir, büyünün de küfür olduğu görüşündedir. Malik, Ebu Hanife, Ahmed bu görüşte olanlardandır.Birçok sahabeden rivayet edildiğine göre; büyücünün cezası kılıçla öldürülmektir. Buhari'de, Bicale b. Abde'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ömer b. Hattab, büyücü kadın ve erkeklerin öldürülmelerini emretti. Biz de üç tanesini öldürdük." Müminlerin annesi Hafsa (r.a.) ve sahabeden Cendeb (r.a.) den büyücünün öldürülmesi hakkında sahih rivayet vardır. Sihrin kendisinin haram olduğu gibi, bunu tasdik eden, bu işte çalışan ve katkısı bulunan bu günaha ortaktır. Efendimiz (s.a.s.) buyurmuştur: "Üç kişi cennete girmeyecektir: Sürekli içki içen, sihri teyid eden, sılayı rahmi kesen. "( Ahmed ve İbn-i Hibban.)
Müneccimlik:
Büyünün bir çeşidi de müneccimlik diye bilinen şeydir. Burada kastedilen ve bunu yapanların da zannettikleri şey, gelecekte meydana gelecek, özel ve genel olayları yıldız aracılığıyla, onlara bakarak haber vermektir. Bu büyünün bir çeşitidir. Hadiste şöyle buyurulmuştur: "Kim yıldızlarla haber vermeye çalışırsa, büyüyle haber vermiş olur(Ebu Davud.)
Bu hadis, astronomi ilmi, yıldızların uzaklığını, yerlerini, yörüngelerini, gözlem ve araçlarla inceleyen ilim, hakkında değildir. Bu, ilm-i felek (astronomi)tir. Bu, ilkeleri, kuralları ve araçları olan bir ilimdir. Ancak bu hadis, bu ilmi küfre götürecek şekilde, gaybı bildiğini iddiasıyla -ki, gayb bilgisine sadece Allah'ın sahip olmasından dolayı şirke düşülmüş olmaktadır- öğrenen hakkındadır.
Tivele, Büyü ve Şirktir:
Bu, eskiden büyücüler arasında yaygın olan bir büyü türüdür. Harf, kelime v.b. bazı şeyleri yorumlamaktan ibarettir. Bununla kadının erkeği, erkeğin de kadını sevdirilmesi hedeflenmektedir. Daha önce şöyle bir hadis zikretmiştik: "Okuyup üfleme, muska ve sihir şirktir."
Kahin ve Falcılar:
Kahin ve falcı, müneccim gibidir. Kahin gelecekte olacak ve insanın içindekilerden haber veren kişidir. Falcı da, kahin, müneccim ve rammel gibi gaybı bildiğini iddia eden kimsedir. İster gelecek için kehanette bulunsun, isterse insanın içindekiler için..İsterse de cinlerle ilişki kurarak, bakarak, kumu çiziktirerek, fincana bakarak..
Müslim, Sahihinde Nebi'nin (s.a.s.) şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Kim bir falcıya gidip bir şey sorar ve ona inanırsa, kırk namazı kabul olmaz." Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadiste ise; "kim bir kahine gider ve onun söylediklerini tasdik ederse, Muhammed'e indirileni inkar etmiş olur." Bunun nedeni, Muhammed (s.a.s.)'e indirildiğine göre; gaybı Allah'tan başkasının bilemeyeceğidir. Allah şöyle buyurur: "Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur, de."(Neml, 65)"Gaybın anahtarları O'nun katındadır. Onları ancak O bilir. "(Enam, 59)"Gaybı bilen Allah, gayba kimseyi muttali kılmaz. Ancak peygamberlerden, bildirmek istediği bunun dışındadır.(Cin, 26-27)O kadar ki; Peygamber Efendimiz, vahiy aracılığıyla, Allah'ın kendisine bildirdiğinin dışında, gaybı bilmiyordu. Bundan dolayı, ona şöyle hitap etmektedir: "De ki: Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Gaybı bilseydim daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de gelmezdi. Ben sadece, inanan bir milleti uyaran ve müjdeleyen bir peygamberim." (A'raf, 188)Büyücü ve kahinlerin yardım istedikleri cinler, gayb bilgisini elde etmeye güçleri yetmez. Kur'an, Süleyman'ın (a.s.) ölümünü, cinlerin bilmediklerini zikretmektedir: "O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı, alçak düşüren bir azab içinde kalmazlardı.-"( Sebe, 14) kahin ve falcıları, gaybı bildikleri zannıyla tasdik etmek, Allah'ın açık ayetlerle indirdiğini inkardır. Onlara gitmenin, din adına yaptıkları fecaati tasdik etmenin hükmü bu ise; kahin ve falcıların kendi durumları ne olur? Din onlardan uzak olduğu gibi, onlar da dinden uzaktır. Bir hadis şöyledir: "Uğursuzluk yapan, uğursuzluğa yol açan, kahinlik yapan ve buna neden olan, büyü yapan ve büyüye yol açan bizden değildir." (Bezzar.)
Uğursuzluğa İnanma Şirktir:
Şirkin bir başka çeşidi de uğursuzluğa inanmaktır. Bu, duyulan ve görülen bazı şeyleri uğursuz saymaktır. Niyet ettiği yolculuk, evlenme, ticaret v.b. şeylerden, bundan dolayı vazgeçmektir. İhlasla Allah'a (c.c.) tevekkül etmediği, O'ndan başkasına yöneldiği ve kalbinde uğursuzluğa itikad bulunduğundan dolayı şirke düşmüş olur.
İmam Ahmed, Peygamber'in (s.a.s.) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kim, uğursuzluğa inandığından dolayı, işinden vazgeçerse, şirk koşmuş olur. Bunun kefareti nedir, dediklerinde, şöyle söylemendir buyurdu: "Allah'ım! Senin hayrından başka hayır yoktur. Senin uğursuzluk olarak bildirdiğinden başka da uğursuzluk yoktur. Senden başka tanrı da yoktur."
İnsanın nefsindeki bazı tedirginlik ve tereddütlerin bir zararı yoktur. Allah'a tevekkül ederek onun yolunda yürürse; uğursuzluk onu, niyet ve amacından alıkoyamaz. Ebu Davud ve Tirmizi, İbn-i Mesud'dan (r.a.) merfu olarak rivayet etmişlerdir. Uğursuzluk şirktir, uğursuzluk şirktir. Bizden değildir. Bunu ancak Allah'a tevekkül yok edebilir."
"Bizden değildir, ancak"ın anlamı, beşerî zayıflığın gereği olarak kalbinde bir şey kalırsa, bu istisnadır. Allah, kendisine yapılan tevekkülden dolayı, bunları onun kalbinden söküp alır. "Allah'a tevekkül eden kimseye, O yeter." (Talak, 3)
Uğursuzluğun karşıtı, fe'l uğura inanmakdır. İnsanın duyduğu bir söze, gördüğü bir şeye binaen, hayırlı bir şeyin olacağını sanmasıdır. Efendimiz (s.a.s.) güzel uğuru severdi. Şöyle buyurdu: Uğur (fe'l) hoşuma gidiyor. O nedir, diye sorulduğunda, güzel sözdür, karşılığını verdi.
Buna bir örnek verelim: Hasta bir adamın, başka birini şöyle derken duymasıdır: Ey sağlam kişi. Bundan dolayı, bu insan bir hayır umar. Bu, güzel bir şeydir. Çünkü geniş emel ve Allah hakkında hüsnü zan beslemeye çağrıdır. Uğursuzluk ise, Allah (c.c.) hakkında suizan ve boşu boşuna başkasından bir şey beklemektir.
besmele çekmeden .....adet siyah nohut tanesine teker teker tebbet suresi okunur.bu nohutlar ağzı tıpayla kapalı bir şişenin içine konur.üzerine sirke doldurulur.ağzı mantarla kapatılır.çalınan malın olduğu yere üzeri siyah bir bezörtülerek bırakılır.nohutlar şişede şiştikçe hırsızda sıkıntıya girer ve malı getirmeden rahat edemez.çaldıklarını getirmezse kör olur.
* Bismil -lâ-hir- Rahmân-ir'Rahıym
* Tebbet yedâaa ebiylehebivve tebbe * Mâa ağnâa anhü mâalü-hüü ve mâa keseb * Se yaslâa nâaran zâate leheb
* Vemraetühüü hammâatel hatab * Fii ciydihâa hablüm mim mesed
Manası
1.Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. 2.Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. 3.O, alevli bir ateşte yanacak.
4.Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek). 5.Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde
abdest alınır sağ elimizi dudaklarımıza kaparız (okurken ağzımızdan çıkan nefes avucumuza dolacak şekilde);
İbrahim suresi 42.ayetten 52. ayete
Mu minun suresi 97. ayetten 118.ayete
Felak ve Nas suresi okunur
okuduktan sonra şüphe duyulan kişiye birşey sezdirmeden avucumuzda ne gördüğünü sorarız eğer korkarak bakıyor yada bakmassa mor kırmızı siyah mavi gibi renklerden bahsediyorsa büyü vardır
alıntıdır
--------------------
bozmak için ise;
Bir miktar tuz al ve bunun üzerine;
Bismi’llâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm ile beraber otuz dört defa 'Vedduhâ'
suresini ve sonra on yedi defa 'Ayet-el Kûrsi' ve yedi defada 'ihlas suresini oku ve sonra bu tuzu büyü yapılmış olan kimseye yedir.
Biiznillâhi teâlâ bozulur
kenzül havas seyyid süleyman el hüseyni
1.sihir iptali için bir miktar tuz al tuza 34 deva besmele ile ved duha oku sonra 17 defa ayetel kürsi oku sonrada 7 defa da kul hüvallahü ehad suresini oku ve sihir yapılana yedir.her ne sihir olursa olsun allahın izni ile bozulur yazıyor.
kitabı araştırıp sizlere bu başlık altında vermeye çalışıcam.
tüm kötülüklerden ölümün ve yaşamın gerçek sahibi allaha sığındım
Büyü, muhtelif kavimlerde mevcuttu. Keldânîler'de, Keldânî büyüsü, her yere dağılmış olan perilerin tabiat
hadiselerini vücuda getirdikleri itikadına dayanıyordu. Bazı yaratıklar şeytanî bir kuvvetle mücehhez idiler.
Bununla beraber, bu kuvvet erkekten ziyade kadında bulunuyordu. Cadılar ve şeytanlar insanların bedenine
girmek gücüne sahip idiler.
Mısır'da, Musa (a.s.)'dan evvel Mısırlılar, kanunen caiz olan bir büyü kabul ediyorlardı. Bununla beraber
kanunen yasak olan büyünün her türlü icra usullerini daha az bilmez değillerdi. Sihirbazların hayata ve ölüme
tasarruf ettiklerine, iyi veya kötü cinleri yardım için çağırma gücüne sahip olduklarına ve tabiat kuvvetlerini
diledikleri gibi kullanabileceklerine inanıyorlardı.
Uzak Şark'ta büyüye gelince: Çinliler büyünün her türlüsüne karşı derin bir alâka besliyorlardı. Konfüçyüs'ten
önceki dönemlerde Wu denilen bir tür cadı, devletin sosyal yapısında resmi bir mevki sahibi idi. Büyü usulleri
arasında geleceği bilerek geleceğe ait hususları söylemeye, cinleri uzaklaştırmaya çalışıyorlardı.
Yunan-Roma büyücülüğü de şöyle idi: Görünmez kuvvetleri beşerin iradesine mahkûm kılmak sanatı, Yunan-
Roma medeniyetinde Şark'ta olduğundan daha az rağbet bulmuş değildi. Yunan sihirbazları daha çok kendilerine
hizmet edebilecekleri ümidiyle yabancı ilâhlara müracaat ediyorlardı. Tesalya kıtası gizli sanatlara mensup en
meşhur adamları yetiştirmekle meşhurdu. Büyü, imparator Ogüstüs zamanında, büyük bir ehemmiyet
kazanmıştı.
İlk defa bu konuları fazla derine girmeden paylaşmak isterim. Acaba neden yapılır böyle şeyler diye çok merak eden varsa cevabı çok basıttir . Karşılıksız sevgi yada sevginin azalmasıdır. Çok ızdıraplı geçer yapılan kişi için yapan kişi tabiki farklı yöntemler kullanır . Hemen düşüneceksiniz bunları nasıl ögreniyor diye bu işler usta çırak işi gibi gitmez sadece dogustan gelir . Sonradan olunmaz . Resepler bazen aynıdır bazande farklıdır zaten nasıl yapılacagını sana söylerler ve isteneni yapana kadar zorlarlar .
Şimdi ise konumuza gelelim sakın bilmediginiz kişilerle ilişkiye girmeyin . Şayet sperm leriniz Tehlikeli ellere geçerse yapan kişi hariç başkalarıyla ilişkiye giremezsiniz . Kısacası erkekliginizi kaybedersiniz. buda sevdiginizin size armaganıdır . Çözümü vardır tabi ama baya zordur . Saygılarımla ...
alıntı
Yediğiniz veya içtiğiniz,belkide durmadan tekrar eden,aybaşı kanı,tırnak kıl ,idrar gibi şeyler öyle okumayla falan bitmez ...ölünceye kadar kurtulamaya bilirsin.Durum buysa yani üç kez aynı büyü tekrarlanmışsa size,diğer yöntemler işe yaramayabiliyor.şimdi bir düşünelim bir adam otuz yaşında ve bu kişi hayata su yüzü görmemiş yani yıkanmamış ,siz onu yıkamadan üstüne beyaz bir gömlek giydirdiniz ,ancak beş dakika temizdir ,ondan sonra o gömlek beyaz değildir ...bu sadece küçük bir örnektir.yediğiniz veya içtiğiniz şeyler mındar olduğu için hiç birşey faide vermez.tek kurtuluşu bir eylem başlatıp kusturmaktır ve çaresi ancak bu yolladır...bazen onbeş gün sürebilir.
Bazı kimseler büyünün günah olmadığını, hatta bazen bunun iyilik sayılabileceğini iddia ederler. Ama gerçek böyle değildir. Herkesin bir kaderi vardır. Tanrı herkesin kaderini çizmiş ve ona irade gücü vermiştir. Bir insan doğar ve kaderine göre bir ömür sürer. Bu arada iyiyle, kötüyü ayırmak için vicdanından yararlanır ve doğru yolda yürüyebilmesini de iradesi sağlar. Bir insana büyü yapıldığı zaman onun doğru yolda gitmesini sağlayan iradesi elinden alınmaktadır. Yani kendisi savunmasız bırakılmaktadır. Bu da Tanrıya karşı gelmek demektir. Din kitaplarının hepsinde de büyünün çok ağır bir suç olduğu yazılıdır. Hatta Tanrının gerektiğinde her türlü suçu bağışlayacağı belirtilmekte fakat büyü yapanı asla bağışlamayacağı belirtilmektedir.
Bütün bunlardan da anlaşılacağı gibi büyü yapmak, ve yaptırmak günahtır! Bir insanın kaderini değiştirmek, iradesini elinden almak, kendisine acı çektirmek gerçekten çok büyük bir suç ve günahtır.
Büyünün İyisi Var mıdır?
Bazı kimseler kısmet açmak için veya buna benzer nedenlerle büyü yapmanın sevap olduğunu iddia ederler. Mesela evde kalmış bir kıza büyü sayesinde koca bulmanın iyilik olduğunu söylerler. Bu da yanlış bir düşüncedir. Tanrı, herkesin kaderini ayrı çizmiştir. O isterse evde kalmış kuluna uygun bir eş de verebilir. Böyle bir durumda o genç kızın hayırlı bir eş için dua etmesi daha doğrudur ve aynı zamanda sevaptır. Ama Tanrının işine karışarak, alın yazısıyla oynamak yine onun dualarından, kitaplarından, sıfatlarından yararlanarak, büyü yapmak büyük hatadır.
Alıntıdır